Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Yönetim Kurulu basın mensuplarıyla buluştu. TSB Başkanı Uğur Gülen, Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte sigorta sektörünün yılın ilk 9 ayına yönelik sonuçlarını ve gündemdeki konuları değerlendirirken, TSB'nin önümüzdeki döneme yönelik hedeflerini paylaştı. Buluşmaya, TSB Başkanı Uğur Gülen, Başkan Yardımcıları Ahmet Yaşar ve Taylan Türkölmez, Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken ile TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı katıldı.  

TSB Başkanı Uğur Gülen, sigorta ekosisteminin çok büyük bir yapı olduğunun altını çizerek, "Sektör olarak ülkemizde teminatsız varlık, güvencesiz ve sigortasız birey olmaması için yoğun şekilde çalışıyoruz. Sigortalının güven ve huzur içinde risk transferini yapabildiği, her türlü riskini teminat altına alabildiği, kolay ulaşılabilir bir sektör olunması ve sigortacılığın ekonomideki ağırlığını artırılması en önemli hedeflerimiz. Bu yolda en başta sektörümüzün düzenleyici kurumumuz SEDDK olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte ortak akıl çalışmalarıyla adım atacağımız alanları hep birlikte belirlemeye başladık.  Stratejimizin temelini de sektörümüz için önceliklendirdiğimiz sigortalılık oranlarının artırılması, deprem, sürdürülebilirlik ve eğitim konuları üzerine oluşturuyoruz." dedi. 

Uğur Gülen: 2030 yılı hedefimiz için yol haritamızı belirledik

Sigorta sektörü olarak 2030 yılında prim üretimini iki kat artırarak 22 milyar USD’den 44,3 milyar USD’ye (yaklaşık 5.3 trilyon TL), penetrasyonu ise mevcuttaki yüzde 2,3'ten yüzde 4,8’e taşımak olduğuna dikkat çeken Gülen, "Bu hedefe ise zorunlu branşlarda penetrasyonu yüzde 100’e çıkararak, kaskoda sigortalılık oranını yüzde 25’ten yüzde 40’a yükselterek, BES'te yeni inisiyatiflerle sözleşme sayısını yüzde 68 artırarak, hayat branşında anüite, yatırım fonlu sigortaları yaygınlaştırılarak adedinde yüzde 30 artış sağlayarak ve TSS, ÖSS, finansal sigortaları teşvikler ve yeni ürünlerle yaygınlaştırarak yapacağız." diye konuştu.

Sektörün 9 aylık sonuçlarını değerlendiren Gülen, sektörün 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemi ile mukayese edildiğinde prim üretimi yüzde 74 oranında artarak 570 milyar TL’yi aştığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü; "Toplanan primin yüzde 50’sini tazminat olarak ödeyen sektörümüzde 9 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10’luk artışla 232,2 milyar TL tutarında tazminat ödemesi gerçekleştirildi. Aktif şirket sayımızın 72 olduğu ve birleşme ve satın almaların devam etmesini beklediğimiz sektörümüzün aktif büyüklüğü ise 9 ayda 2,1 trilyon TL’yi geçti. Özelikle altını çizmek isteriz ki, sigorta ve emeklilik sektörümüz ekonomiye sağladığı 1.5 trilyon TL'lik fon tutarı ile Türkiye’nin en büyük kurumsal yatırımcısı durumundadır."

Sigorta sektörünün genel mali yapısının güçlü olduğunun da altını çizen Gülen, "Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’muzun (SEDDK) son dönemde sektörümüzdeki istikrarı ve güvenliği artırma yolunda attığı adımların da bizler için ne kadar büyük önem taşıdığını ve bu yolda son sermaye düzenlemesinin de şirketlerimizin finansal dayanıklılığını güçlendirdiğini ve olası risklere karşı kalkan görevi gördüğünü de belirtmemiz gerekir." şeklinde konuştu.

Ahmet Yaşar: Türkiye Sigorta piyasasına güven var ve artıyor

TSB olarak bu yıl ikinci kez katıldıkları Baden-Baden Reasürans görüşmeleri hakkında bilgiler veren TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, Birlik olarak sigorta piyasasını ve Türkiye dinamiklerini anlatmak amacıyla geçen sene olduğu gibi uluslararası reasürörlerle 3 gün boyunca yaklaşık 17 toplantı gerçekleştirildiğine dikkat çekti.  

"Görüşmeleri ihtiyatlı, olumlu havada geçti. Türkiye sigorta piyasasına güven var ve artıyor." diyen Yaşar sözlerini şöyle sürdürdü: "İyi haberler var. Kapasite sorunu kesinlikle olmayacak, teminat bulunacak. Fiyatlama trendinin geçen yılla benzer bir seyir izlemesini bekliyoruz. Belki düşüş dahi olabilir. Reasürörler piyasayı özellikle riskli bölgeleri bir süre daha gözlemleme eğilimindeler. Özellikle Körfez bölgesinde faaliyet gösteren reasürörlerin Türkiye ile iş yapma konusunda daha istekli olduğu, TARSİM gibi kurumlarla da iletişime geçme yönünde isteklerinin olduğunu gördük."

Sektörün gündeminde olan Zorunlu Afet Sigortası konusunda da değerlendirmeler de bulunan Yaşar, “Depremler dışında yaşanan diğer doğal afetler başarılı bir örnek olan zorunlu deprem sigortası zorunlu afet sigortasına dönüşümünde tetikleyici oldu. ZDS’nin yalnızca depremi kapsayan bir sigorta olmaktan çıkıp diğer afetleri de kapsayacak şekilde genişlemesi, sigorta kapsamının artırılmasını sağlayacak." dedi.  

Yavuz Ölken: Trafik sigortası ile anılmaktan çok yorulduk

Sigorta penetrasyonunu artırmak için sigortacılığı yeniden yazmak gerektiğinin altını çizen TSB Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken, bu yolda biz çok kararlı oldukları mesajını verdi. 

Bupa Türkiye, “En İyi Çalışan Bağlılığı” ödülünü aldı Bupa Türkiye, “En İyi Çalışan Bağlılığı” ödülünü aldı

Sigorta sektörü olarak trafik sigortası ile anılmaktan çok yorulduklarına dikkat çeken Ölken, "Trafik sigortasını sektörün gündeminden çıkarmak istiyoruz. Bu yolda öncelikli olarak trafik sigortasında hasar maliyetini arttıran unsurların bertaraf edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Trafik sigortasındaki temel sorun maliyetlerin sektörün elinde olmayan Asgari ücret, Yedek Parça Fiyatları, Araç değerlerinin değişimlerine çok açık olması ve her maliyet artışı karşısında tarife bariyerine takılan bir branş olması. Özellikle hiç kaza yapmayan sigortalılar için çok daha adil ve sağlıklı primlendirme yapılabilmesi için, en sağlıklı yöntem olması nedeni ile Serbest tarifeye geçilmesi gerekiyor. Çünkü tüm araçlara bakıldığında, trafikte 100 araçtan sadece 4 adedi kaza yapıyor. Sigorta sektörümüzün önündeki trafik sigortası sorununu çözersek, gerçekten büyük bir zaman açığa çıkacak, başka konuları düşünmeye başlayacağız." şeklinde konuştu.

Ölken, 2030 hedefleri yolunda daha çok sahada olan, daha çok sanayiciyi, sigortalı bireyleri, kurumları anlayan ve onlara hizmetler üreten ve riskleri de gerçekleşmeden önlemeye çalışan bir sektör olarak bütünleşik bir hizmet sunmaya çalışacaklarının da altını çizdi. 

Taylan Türkölmez: Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi 21.yüzyılın projesi

Bireysel Emeklilik Sistemi’nin mükemmel bir 21 yılı geride bıraktığını ve mükemmelliğini sektörün bütün hedeflerini bugüne kadar tutturmasından görülebileceğini belirten TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez ise gerek ulaştığı katılımcı sayısı gerek fon performansları itibariyle gerçek bir başarı öyküsünün yazıldığı 21 yılda sektöre örnek olacak işler yapıldığını ve bugün tasarruf denildiğinde BES’in ilk akla gelen araç haline geldiğini ifade etti. 

"1 trilyon TL’nin tasarruf sahipleri üzerindeki etkisi var. Fon birikimi büyüdükçe sistemdeki kişilerin getirileri de artıyor." diyen Türkölmez sözlerini şöyle sürdürdü: "Son yıllarda BES getirileri her daim enflasyonun çok üzerinde olurken, BES'te teşvik bu sisteme güven ve başarıyı getiriyor ve tüm toplumda da yaygınlaşıyor. Fakat bu başarının sürmesi için BES'in müşteri ihtiyaçlarına yönelik fon çeşitliliğini zenginleştirilmesi başarılı yolculuğun devamı için önemli bir adım olacaktır. Bugün 1.3 milyonu aşan gencimizin katıldığı sistemde kalıcılığı ve gençlerin BES’e daha fazla girmesini istiyorsak BES fonlarında çeşitliliği sunmamız gerekiyor. Bu yolda TSB olarak yoğun şekilde çalışıyoruz." 
Gündemin en önlerinde yer alan ve OVP'de de yer alan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'nin (TES) ise sosyal güvenlik için 21. Yüzyılın projesi olduğuna vurgu yapan Türkölmez, "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), emeklilikte oluşacak gelir kaybını telafi edecek, çalışma dönemindeki yaşam standartlarını korumayı sağlayacak, ek emeklilik gelirinin oluşmasını ve hane halkı tasarruflarının artırılmasını sağlamayı amaçlayan bir sistem olarak kurgulandı.  İşveren ve çalışanlara asgari yük getirecek şekilde uygulanmasının amaçlandığı sistemin temel yapısı üzerinde kamu tarafında çalışmalar devam ediyor. Sektörümüz değişen demografik yapıya uygun model önerilerini kamuyla paylaşıyor." dedi.

Özgür Obalı: Tüm iş yerleri doğru teminat ile depreme hazır hale gelsin istiyoruz

TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı’da sigorta sektörünün önündeki en öncelikli konuların başında gelen Deprem Reform Ajandası üzerine değerlendirmede bulundu. 6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem ile doğal afetlere yönelik risk algısı ve hassasiyetinin arttığına dikkat çeken Obalı, "Bu durum, özellikle deprem ile ilişkili sigorta branşlarında olmak üzere, sigortacılığa yönelik farkındalığı da arttırdı. Toplumda artan farkındalık aracılığıyla, deprem öncesi ve sonrası süreçler için tespit edilen ihtiyaçlara yönelik önerilecek yeni reform maddeleri ile hem sigorta sektörünün etki alanının hem de ülke için yaratacağı katma değerin artacağı değerlendirildi. Bu doğrultuda, belirlenecek yeni inisiyatifleri, karar vericilerin ajandalarına uygun zamanda dahil etmeyi hedefleyen bir çalışma üzerinden yol haritasına dökülmesi amaçlanırken, tüm iş yerleri doğru teminat ile depreme hazır hale gelsin ve deprem teminatı tüm hanelere girsin istiyoruz." diye konuştu.  

Editör: İlminur Atçı