Türkiye sigorta sektörü olarak 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 25 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştık. Bu rakam gelecek adına bizi umutlandırırken bunu daha çok bir başlangıç noktası olarak görüyoruz. Hedefimiz net, 2030 yılına kadar bu büyüklüğü iki katına çıkararak 50 milyar doların üzerine taşımak.
Bu büyüme sadece ekonomik verilerle sınırlı değil. Sektörümüz bugün sağlık, araç ve konut sigortaları gibi birçok alanda artan taleple destekleniyor. 2025’in ilk çeyreği itibarıyla da bu istikrarlı büyümeyi sürdürdük; toplam aktif büyüklüğümüz 2,6 trilyon TL’ye ulaştı. Kârlılık oranlarımız da güçlü seyrini koruyor.
Ancak şunun da farkındayız. Rakamlarla birlikte sektörümüzün niteliğini, etkisini ve toplumla olan bağını da büyütmemiz gerekiyor. 2030 vizyonumuz sadece finansal büyüklüğe değil, dijitalleşmeden müşteri deneyimine, sürdürülebilir ürünlerden sigorta bilincine kadar çok boyutlu bir dönüşümü hedefliyor.
Sektörümüzün geleceğine dair kapsamlı bir yol haritası oluşturduk
Bu hedefe ulaşmak için tüm paydaşlarımızla birlikte yola çıktık. Eylül 2024’te başlattığımız Arama Konferansı serisi, sektörümüz açısından tarihi bir adımdı. Onlarca temel ve çevre paydaşla bir araya gelerek sektörümüzün geleceğine dair kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Bu süreç sonunda 11 temel gelişim alanını belirledik. Tamamlayıcı emeklilikten gömülü sigortacılığa, mesleki eğitimden dağıtım kanallarının yeniden yapılandırılmasına kadar uzanan bu başlıklar, sadece sektörümüzün değil ülkemizin de risklere karşı direncini artıracak yapısal çözümleri içeriyor.
Açıkça ifade etmek isterim ki, sigorta sektörü, sadece finansal bir sistem değil, toplumsal dayanıklılığın da temelidir. Sigortalılık oranı arttıkça bireylerin, işletmelerin ve toplumun direnci de artar. Afetlerde, hastalıklarda, kazalarda yük sadece vatandaşın değil, sistemin omuzladığı bir sorumluluğa dönüşür. Bu da devletin üzerindeki baskıyı hafifletir, vatandaşın toparlanma sürecini hızlandırır.
Toplanan sigorta primleri, uzun vadeli yatırımlara dönüşerek konuttan altyapıya, tahvilden kalkınma projelerine kadar ekonomimizin çeşitli alanlarına kaynak sağlar. Aynı zamanda bu büyüme, istihdamı artırır, teknolojik yatırımları hızlandırır ve Türkiye’nin küresel sigorta arenasındaki konumunu da güçlendirir. Ekonomik istikrara katkımızı biraz daha açmak gerekirse: Daha fazla birey ve işletme sigortalandığında, beklenmedik risklerin mali yükü özel sektöre dağılır, devletin ve bireyin üzerindeki yük hafifler. Aynı zamanda bu sistem, gelir eşitsizliğinin azaltılmasına ve yaşam standartlarının korunmasına da katkı sunar.
Bu noktada, Türkiye Sigorta Birliği olarak en temel görevimizden biri de sigorta bilincini yaygınlaştırmak. Bugün okullarda, dijital platformlarda, medya üzerinden yürüttüğümüz bilinçlendirme kampanyalarıyla toplumun her kesimine ulaşıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki; sigorta bilinci arttıkça sadece bireyler değil, ekonomi de güçlenir.
Sigorta okuryazarlığını geliştirmek kritik bir öneme sahip
Öte yandan sigorta sektörünün sürdürülebilir büyümesi ve toplumsal faydasının artması açısından, sigorta okuryazarlığını geliştirmek kritik bir öneme sahip olduğunun özellikle altını çizmek isterim. Türkiye Sigorta Birliği olarak bu bilinçle hareket ediyor, toplumun sigorta kavramını doğru anlayıp, doğru değerlendirmesini sağlamak amacıyla çeşitli projeler hayata geçiriyoruz.
Bu kapsamda öncelikli amacımız, sigortanın yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda bireylerin ve işletmelerin geleceğini güvence altına alan önemli bir finansal araç olduğunu anlatmak. Bu doğrultuda; Toplumun farklı kesimlerine ulaşan farkındalık kampanyaları düzenliyor hem dijital hem de geleneksel mecralarda sigortanın önemini anlatan içerikler üretiyoruz.
Gençlerimize ve üniversite öğrencilerine yönelik etkinlikler, seminerler ve kariyer buluşmalarıyla onları sigorta sektörüyle tanıştırıyor, bu alandaki istihdam fırsatlarını aktarıyoruz. Web sitemiz ve sosyal medya kanallarımız üzerinden, herkesin kolayca anlayabileceği görseller, videolar ve bilgi notları paylaşıyoruz.
Ayrıca, erken yaşta farkındalık oluşturmak amacıyla okul çağındaki çocuklarımıza yönelik eğitim içerikleri geliştirmek üzere çalışmalar yürütüyoruz.
Tüm bunlara ek olarak, kamu spotları ve basın iletişim faaliyetleriyle sigortanın hayatımızdaki yerine dikkat çekiyoruz. Türkiye Sigorta Birliği olarak inancımız şu, Sigorta bilinci yüksek bir toplum, ekonomik olarak daha dirençli ve sosyal olarak daha güvendedir. Bu hedefle çalışmaya, üretmeye ve iş birliklerine açık olmaya devam ediyoruz.
Sonuç olarak, sigorta sektörü olarak önemli bir eşiğin arifesindeyiz. 2030 hedefimizi gerçekleştirmek; regülasyonlardan eğitime, teknolojiden teşviklere kadar birçok alanın birlikte çalışmasını gerektiriyor. Ama en önemlisi; sektör olarak aynı hedefe yönelmiş bir kararlılık ve vizyona sahibiz.
Gelecek nesillere daha güvenli, dirençli ve istikrarlı bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Sigorta, bu vizyonun en sağlam yapı taşlarından biridir.