Aşırı hava olaylarından kaynaklanan sigorta talepleri rekor seviyelere ulaşıyor. Birleşik Krallık Sigorta ve Uzun Vadeli Tasarruf Birliği (ABI), 2024 yılında konut hasarlarına ilişkin hava durumu kaynaklı ödemelerin 585 milyon sterlin ile rekor kırdığını açıkladı.
İklim değişikliği, daha sık ve daha yıkıcı olayları tetikleyerek geleneksel sigorta modellerini zorluyor. Sigorta şirketleri ya primleri keskin biçimde artırmak ya da teminat sağlamaktan tamamen çekilmek zorunda kalıyor. Sigorta erişilemez hale geldiğinde haneler korumasız kalıyor, konut değerleri düşüyor, ipotek temini zorlaşıyor ve bu durum finansal sistemin geneline yayılabilecek bir kriz riskini artırıyor.
Yaptığımız araştırmalar, Birleşik Krallık’ın sigorta dayanıklılığının gerilediğini gösteriyor. Hükümet, 2016’da sigortalanabilirliği korumak amacıyla “Flood Re” adlı bir ortak program başlatmıştı. Kamu-özel sektör iş birliğiyle kurulan bu sistem, yüksek riskli bölgelerdeki hanelere uygun fiyatlı sel sigortası sağlamayı hedefliyordu. 2039’a kadar sürmesi planlanan program, o tarihe kadar güçlü sel savunma sistemleri ve daha iyi arazi planlamasının devreye girmesini öngörüyordu.
Ancak ilerleme yavaşladı. Avam Kamarası Kamu Hesapları Komitesi’nin Ocak 2024 raporuna göre, hükümetin 5,2 milyar sterlinlik sel savunma programı takvimin yüzde 40 gerisinde. Program, 2027’ye kadar 336 bin yerine yalnızca 200 bin konutu koruyabilecek durumda.
2025’e gelindiğinde Flood Re üzerindeki baskı artmış durumda. Yeniden sigorta maliyetleri üç yılda 100 milyon sterlin yükseldi; poliçe sayısı ise bir yılda yüzde 20 arttı. Bu gelişmeler, özel sigortacıların yüksek riskli bölgelerden çekildiğine işaret ediyor.
Flood Re CEO’su Perry Thomas, Temmuz 2025’te yaptığı açıklamada, konut kredisi sağlayıcıları, inşaat sektörü ve ardışık hükümetlerin “üzerlerine düşeni yapmaması” nedeniyle ülkenin sel dayanıklılığının programın başlatıldığı döneme kıyasla daha da kötüleştiği uyarısında bulundu.
Sigorta erişilemez hale geldiğinde haneler savunmasız kalıyor, gayrimenkul değerleri düşüyor ve ipotek bulmak zorlaşıyor. Sigorta kapsamındaki bu erozyon finansal sistemi de tehdit ediyor: Bankalar, teminat olarak sigortalı mülklere güveniyor. Ancak sigorta olmadığında bu teminat hızla değer kaybediyor.
Hükümet iklim uyum hedeflerine ulaşamazsa, önümüzdeki 30 yıl içinde Birleşik Krallık’taki yaklaşık 3 milyon ev fiilen değersiz hale gelebilir.
TEK YÖNLÜ BİR SOKAK
Geleneksel finansal krizler genellikle büyüme, durgunluk ve toparlanma döngüleri izler. Ancak iklim riskinde yön tek: yukarıya doğru. Artan küresel sıcaklıklar, daha sık ve şiddetli sel ve fırtınalara yol açıyor. Uyum önlemleri zamanında alınmazsa, hasar birikiyor; mülk değerleri düşüyor, sigorta sistemi çöküyor ve finansal istikrar tehlikeye giriyor.
Tarihsel olarak sigorta modelleri, aşırı hava olaylarını nadir “uç riskler” olarak görüyordu. Ancak artık bu olaylar daha sık, daha yıkıcı ve birbiriyle bağlantılı hale geldi. “Kuyruk” kalınlaşıyor ve şoklar sektörler ve bölgeler arasında zincirleme etki yaratıyor. Kısacası, risk değişiyor ve sigorta modellerinin de bu değişime ayak uydurması gerekiyor.
Artık sel yalnızca çevresel bir sorun değil, sistemik bir finansal tehdit. Sigortacılar, düzenleyiciler ve kredi kuruluşları, fiziksel iklim risklerini finansal göstergelere dönüştürebilen ileriye dönük modeller benimsemek zorunda. Bu modeller, sermayenin nasıl tahsis edildiğini, varlıkların nasıl değerlendirildiğini ve risklerin nasıl fiyatlandığını belirleyerek piyasa davranışını şekillendiriyor.




