SÖYLEŞİ

Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar: "Sigorta bilinci hala istenilen seviyelerde değil"

Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, Sigorta Life okurları için sektöre dair özel açıklamalarda bulundu. Hala yaşanmakta olan pandemi sürecinde sigorta sektörünü değerlendiren Gölpınar, Doğa Sig...

Sektör yılı aynı seyirle kapatacak Yılın son çeyreğine yaklaşmışken, sizlerden kısa da olsa bir sektör değerlendirmesi alalım. Sigorta sektörü sizce yılı nasıl sonlandıracak? Bazı branşlarda artışlar gözlemlenecek mi? Sigorta sektörü diğer branşlara göre daha şanslı bir sektör oldu diyebiliriz. Uzaktan çalışmayı başarabilmiş, güçlü teknolojik alt yapısıyla zorlu süreçlerin üstesinden gelebilmiş bir sektör. Doğa Sigorta olarak bizler de güçlü alt yapıya sahip bir firmayız. Dağıtım kanallarımıza da bu güçlü alt yapılarımız sayesinde ulaşarak poliçelerimizin düzenlenmesi, optimizasyonlarımızın verilmesi, risk kabul politikalarının devam etmesi, online görüşmeler ve yüz yüze görüşmeler ile birlikte acentelerimizle bir şekilde temasımızı korumayı başardık. Geriye dönük baktığımızda pandemi süreci bir buçuk seneye yaklaştı. Tüm şirketlerde olduğu gibi bizlerde de bu dönemde evden çalışma modeli devam etti, hala da öyle devam ediyor. Tüm bu süreçleri baz aldığımızda sigorta sektörü olarak kötü bir dönem geçirmediğimizi söyleyebilirim. Rakamlara bakacak olursak; sigorta sektörü toplamda 33 milyar TL prim üretiminden 39 milyar TL prim üretimine ulaşarak yaklaşık yüzde 19’luk bir büyüme elde etti. Reel büyümeye bakmamız gerekirse; enflasyondan arındırılmış hali yaklaşık yüzde 2’lik bir büyüme söz konusu. Lokomotif branşlardan bir tanesi olan trafik branşında sektör bugüne kadar yüzde 5’lik bir büyüme realize etti. Tahmin ediyorum ki senenin geri kalan kısmında ayrı seyir devam edecek gibi duruyor. Trafik branşında büyüme oranı daha az, fakat kasko dahil olmak üzere diğer branşlarda daha büyük bir büyüme oranı ile ilerleyeceğini tahmin ediyoruz.   Sigorta bilinci hala istenilen seviyelerde değil Coşkun Bey, ülkemizde son dönemlerde yaşanan yangın, sel, deprem gibi felaketlerin artması ile birlikte vatandaşlarda da sigortalılık bilincinin artmaya başladığını gözlemliyoruz. Vatandaşlar artık risk oluşmadan önlem almanın önemini kavramaya başladı. Sizler bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz? İklim değişikliğinin artması ile bahsettiğiniz bu afetlerin sonrasında vatandaşlarımız büyük hasarlar yaşıyor. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada bu tarz doğal afetler yaşanıyor. En son Karadeniz bölgesinde yaşanan ve çok fazla can kaybına sebep olan sel felaketinde büyük hasarlar aldık. Bildiğiniz gibi ülkemiz coğrafi konumu gereğiyle deprem bölgesinde yer alıyor. Tüm bunlara bakıldığında böyle bir riske maruz kalmış olan bir ülkenin bana göre poliçe oranlarının da sigorta prim oranlarının daha yüksek olması gerekiyor. Sigorta şirketlerinin çabası, Türkiye Sigorta Birliği’nin tüm kesimlerine ulaşan yayınlarına rağmen sigorta bilinci hala istenilen seviyelerde değil. İlk önce DASK konusunu ele alacak olursak; hasar olduğu zaman o bölgedeki DASK oranlarında bir artış söz konusu oluyor. Deprem bölgesindeki halkımızda poliçe yenilemelerinde bir kıpırdanma yaşanıyor. Üzerinden zaman geçtikten sonra her şey yine normale dönüp unutuluyor. Bugün 17 milyon sigortalanabilir stok olmasına rağmen yaklaşık 10 milyon sigortalı var. Yüzde 58/60 oranında bir sigortalanmaya sahibiz. Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu biliyoruz, bu oranlar bana göre çok düşük. Belirli zorunluluklar dışında poliçelerde yenilemeler maalesef yapılmıyor. İhtiyaç duyulduğunda ya da zorunlu kılındığında yenilemeler yapılıyor. Sadece poliçelerle kayıpların temin edilmesi ya da güvence altına alınması doğru değil, aynı zamanda her şeyin birbirine bağlı olarak çalışması gerekiyor. Demek istediği şu ki; şehir planlamasının düzgün yapılması gerekiyor ki sigorta ve sigorta poliçelerinin daha sonradan devreye giriyor olması çok daha büyük önem taşıyor.   TSS’de poliçe oranları artıyor! Tabii, doğal afetlerin oluşturduğu riskler dışında hiç tahmin bile edemediğimiz küresel bir risk gerçekleşti. Pandemi ile geçen koca iki sene sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu gözler önüne serdi. Pandemi döneminde sektörümüz de çok hızlı aksiyonlar aldı. Sizler bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Tamamlayıcı sağlık sigortalarındaki yaşanan artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Pandemi sürecinin neredeyse ikinci yılına doğru yaklaşıyoruz. Tabi ki sağlıkla ilgili olduğundan dolayısıyla sağlık poliçelerine ilgi de artmış oldu. Özellikle sigorta şirketlerinin pandemiyi sigorta teminatlarının içerisine dahil etmesiyle birlikte daha cazip hale gelmeye başladı. Bu çerçevede sağlık sigortalarının önemli bir bölümünü oluşturan tamamlayıcı sağlık sigortasında artış yüzdesi 2019 ve 2020 yıllarına bakıldığında özel sağlık sigortalarıyla tamamlayıcı sağlık sigortaları arasındaki poliçe adetleri artış oranlarında tamamlayıcı sağlık sigortasının daha yüksek olduğu görülmektedir. Dolayısıyla tamamlayıcı sağlığın daha rövanşta olması gittikçe yaygınlaşmasının sebeplerinden birisi de bildiğiniz gibi SGK ile sağlanmış olan limitin üzerinde kısım sağlandığından dolayı daha uygun bir poliçe fiyatlandırması diyebiliriz. Pandemini nedeniyle bu branşta gerçekten büyük bir ilerleme ve artış söz konusu. Pandeminin poliçeye dahil edildiği andan itibaren bu hastalığa ödenen tazminat rakamları yaklaşık sektörde bugün itibariyle 333 milyonluk bir ödeme var. Bunun yaklaşık 40 buçuk milyon lirası tamamlayıcı sağlıktan ve gittikçe hasar ödeme oranı da artıyor.   Doğa Sigorta olarak pandemi sürecinde sizler sağlık branşı alanında müşterilerinize nasıl hizmetler sundunuz? Biz bu süreçte bir defa dağıtım kanallarımızla çok iletişim içindeydik. Salgının başladığı andan itibaren pandemi teminatının poliçe içerisinde olduğunu hemen ilan ettik ve bu süreçte de acentelerimize gerek görüşmelerimize gerek duyurularımızı gerek satış örgütümüze kendi satış örgütümüze de bunları ileterek çok iyi bir ilişki kurduk. Bu durumda çok hızlı hizmet vererek ve gelen hasarları da çok hızlı şekilde sonuçlandırarak yaygın hale gelmeye çalıştık. Bu noktada Doğa Sigorta olarak aşağı yukarı sektör büyümesinin iki katını gerçekleştirdik. Bu bakımdan çok yaygın bir hizmet verdiğimizi düşünüyorum.   “Teknolojik alt yapı ve dijitalleşmeye çok önem veriyoruz” Biraz da dijitalleşme üzerine yorumlarınızı almak isterim. Pandemi ile birlikte dijitalleşme ve teknolojik alt yapılara yapılan yatırımlar artmaya başladı ancak Türk sigorta sektöründe hala %100 dijitalleşmeye ulaşılabilmiş değil. Doğa Sigorta olarak sizlerin dijitalleşme alanındaki çalışmalarınız neler? Doğa Sigorta olarak bilgi teknolojileri, alt yapı ve dijitalleşmeye çok önem verdiğimizi de söyleyebilirim. Son üç yıldır dört yıl teknolojik alt yapılarımıza büyük harcamalar yaparak belli boyutlara getirdiğimizi düşünüyorum. Öncelikle birçok poliçemizde mobil ve webden otomatik olarak poliçe yapmak, teklif almak, poliçe primi ödemek gibi dijital adımları gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bunların başında da trafik, kasko, DASK, seyahat sağlık ve konut poliçelerinin mobilden ve webden hem acentelerimiz hem isteyen direkt müşterilerimiz poliçe temin etme ve para prim ödeme gibi noktaları da görebilirler. Ayrıca tüm branşlarımızdaki poliçenin gelişim safhalarının, mesela tamamlayıcı sağlığı ele alacak olursak, bu branşta mobilden girerek kaç kullanım hakkı kaldı, ne kadarlık prim ödemesine karşı hasar prim oranına ne kadar kaldı, hangi doktorlara gitti, hangi hastanelerde kullandığı gibi tüm bilgileri dijital olaraktan elde edebilirler. Onun dışında çok önemli iki tane daha yatırımımız oldu. Bunlardan bir tanesi hasar sistemlerinde yeni bir sisteme geçtik. Tamamen kağıtsız, her şeyin dijital ortamda hazırlandığı hasar fotoğraflarının raporlamalarının sisteme girildiği ve onaylarımızın da yetkiler çerçevesinde dijital ortamda verildiği hasar sistemi kullanıyoruz. Şirketimizi hem tüketici açısından hasara maruz kalmış kişilerin hızlı hizmet almaları bakımından, hem de bizlerin tatmin olması bakımından oldukça iyi bir noktaya getirdiğini düşünüyorum. Yine hasarın bir uzantısı olan hukuk branşında da çok önemli yatırımlar yaptık. UYAP’la olan entegrasyon sistemini düzenledik. Doğa Sigortanın en büyük projelerinden birisiydi. Yaklaşık bir yıl sürecek olan projelerinden birisi, şimdilik belli bir bölümünü kullanıma açmış bulunmaktayız. Şirketimizde çalışan iç avukatlar ve dış avukatlarla yaptığımız tüm çalışmalarda bu sistem kullanılmakta ve kağıtsız ortamda doğru şekilde tüm detayların görüldüğü, uyarıların kendi içinde sisteme verdiği bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Bunun dışında robotik süreçlere başladık 2021 senesi içerisinde ve robotik süreçleri kullanıyoruz. DOSİGO ismini verdiğimiz bir robotumuz var. Birçok şeyin yapıldığı sistemde teklif yapılması, poliçe düzenlenmesi ve benzeri olaylarda bu robotik süreçleri kullanıyoruz. Doğa Sigorta olarak hem mobilde hem webde hem de yeni uygulamalarımızda, yeni yazılım projelerimizde, hasarda ve hukukta robotik süreçleri 2012 senesi içerisinde evvelden gelen önlemlerle birlikte büyük bir atılım sağladığımızı düşünüyorum.   2021 yılının ilk sekiz ayı motor branşında yaşanan ivme nasıl seyretti? Bu branşta Doğa Sigorta olarak nasıl bir gelişim gösterdiniz? Motor branşı oldukça önemli branşlardan birisi. Üretimin amiral gemisi diyebiliriz. Doğa Sigorta olarak motor branşının bilincindeyiz ve en iyi icraat ettiğimiz branşlardan olmakla birlikte motor ve motor dışı branşları belli bir dengede tutmak da ana hedeflerimizden birisi. Bunu da gayet iyi şekilde realize ediyoruz. Motor branşına bakacak olursak, Türkiye de tavan sistemi ve havuz trafikte mekanizmaları kullanılıyor. Trafikte sektörel büyüme yüzde 5 civarında, Doğa Sigorta olarak bizde ki büyüme de yüzde 1’lere yakın. Özellikle belli oranlarda tutarak bu branşlarda faaliyetimizi sürdürmeyi planlıyoruz.   Ödenen hasarlarda artış var fakat primlerde yok 2011’in ilk 7 ayı ile 2020’nin ilk 7 ayı farklılaştırmaya baktığımızda sektörel büyüme primle yüzde 28 kasko branşında. Biz de bu branşa biraz daha önem verdik. Yüzde 78 ile yüzde 80 arasında seyretti yani bu demek oluyor ki sektör ortalamasının biraz daha üstünde büyümeye gidiyor. Fakat tabi ki pandemi ile birlikte beklenmedik şeyler yaşandı. Pandeminin başladığı ilk zamanlarda evlerde kaldığımız süreçlerde araba kullanımının azaldığı zannedilirken bu dönemlerde bunun artısının fazlasıyla çıkarıldığı süreçteyiz. Tabi ki pandeminin yaygın olması ve toplu taşıma araçlarının kullanılmaması sebebiyle herkes kendi şahsi araçlarını kullanıldığı görülüyor. Bunu trafiğin yoğunluğundan da anlıyoruz. Dolayısıyla trafik hasarlarında hem trafik ve hem de kaskoda bana göre tüm sektör olarak büyük bir artış var. Dikkatli gidilmesi gereken bir branş. Yaptığımız incelemelere ve SBM verilerinden aldığımız toplam ortalamaya bakacak olursak; 30.08.2020 ve 30.08.2021 tarihleri arasındaki ortalama dosya başına ödenen hasarlar 4 bin 500 liradan, 6 bin 800 liralara çıkıyor yani yüzde 50’lik bir artış söz konusu. Fakat primlerde maalesef böyle bir artış söz konusu değil. Çünkü rekabet var ve bu rekabette bu oranlarda zaten artış yapmak kolay değil. Fakat şunu da söylemek gerekir, yedek parça ve servis hizmeti verenler kurlar arttığı zaman hemen maliyetleri yükseltiyorlar. Kurlar belli dönemlerden beri küçük seyrediyor fakat bu düşüşler maliyetlere yansıtılmıyor. Biz burada da biraz endişe içerisindeyiz. Servis hizmeti verenlerin de bunu göz önüne alması gerekir, en ufak bir kur artışında biz hissediyoruz çünkü tamamen bu işle uğraştığımızdan dolayı maliyet artışlarına hemen yansıyor. Fakat düşüşler hiç yansımıyor bu şekilde kalıyor. Her şeye rağmen motor branşı canlı bir şekilde gidiyor. Biz de Doğa Sigorta olarak sektöre paralel, trafikte altında ama kaskoda üstünde olacak şekilde belli bir denge içerisinde gidiyoruz.  Tabi ki burada esas itibariyle göz önüne aldığımız noktada motor, motor dışı branş oran dengesinde bizim için çok önem taşıyor bunu da söylemeliyim.   “Konut, iş yeri ve sağlık gibi poliçelerini yaptırmalarını öneriyorum.” Sigorta sektörünün geleceğine dair öngörüleriniz nelerdir? Sigorta sektöründe bilinç aynı seviyede devam ediyor. Bunun daha fazla artıyor olması lazım. Sektördeki birçok sigorta şirketleri farklı ürünler çıkartıyor fakat bunlara ne kadar rağbet oluyor bilemiyorum. Çünkü bizdeki göstergeler çok fazla rağbet olmadığı yönünde. Trafik ve kasko ana taşıyıcısı olarak görünüyor. Bunlardan sonra tabii önemli olan konulardan bir tanesi yangın branşı. Yangın branşı bizim ana branşlarımızdan birisi. Burada da belli kurumlar, belli büyük endüstriyel yapılar ve kurumsal yapılar sigortaların her şekilde hangi dönemde olursalar olsunlar yaptırıyorlar. Fakat bunun dışında daha orta ölçekli KOBİler ve bireysellerde sigortalarından ekonominin getirdiği ekonomik sıkıntılar ve pandeminin getirdiği süreç nedeniyle bunlardan hemen vazgeçiliyor. Benim önerim bu süreçlerde tüketicilerin bundan vazgeçmemeleri. Ev, iş yeri her ne kadar büyüklükte olursa olsun insanların temel yatırım kaynakları. Olabilecek ani ve beklenmedik riske karşı, beklenmedik anda her zaman bir garanti olarak elde kalacak olan üründür. Bu tip ürünlere ve sağlık branşına insanların yönelmelerini şiddetle öneriyorum. Tamamlayıcı sağlık sigortası yaşlara göre değişmekte ve temin edilmekte. Oldukça ekonomik çok uygun ürün ve branş. Sağlık, hayat ve yaşam söz konusu olduğunda vazgeçmeden temel ihtiyaçlarını karşıladığı konut, iş yeri ve sağlık gibi poliçelerini yaptırmalarını öneriyorum.