SİGORTA LIFE - ÖZEL RÖPORTAJ
Anadolu Hayat Emeklilik’in AHE Mobil uygulamasının ayda yaklaşık 500 binin üzerinde bir kullanıcı kitlesine sahip olduğunun ve işlemlerin yüzde 85’inin uygulama üzerinden gerçekleştiğinin altını çizen Kaygalak, AHE Mobil’in ön yüzünün herkesin kullanabileceği bir hale getireceklerini açıkladı.
- Serkan Bey, göreve başlayalı 1 yıl oldu. Diğer sorularımıza geçmeden önce okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?
25 yılını İş Bankası’nda geçirmiş biri olarak bankanın çeşitli kademelerinde görevlerde bulundum. Görevime Teftiş Kurulu’nda başlayarak sonrasında hazine birimi ve şubede görevler aldım. İlerleyen zamanlarda ise Teftiş Kurulu’nda Başkan Yardımcılığı görevine geldim. Tüm bunların dışında, ödeme sistemlerinde çalışarak Ödeme Sistemlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirildim. 25 yıllık iş hayatımın sonucunda, 2021 yılında Pazarama’yı kurduk ve 2022 yılından itibaren orada kurucu genel müdür olarak çalıştım. Sektör olarak farklı bir yer olsa da 3 yılımı Pazarama’da ticaret tarafında geçirdim. Bildiğiniz üzere şimdi de bireysel emeklilik ve hayat sigortacılığı sektöründeyim. Farklı sektörler arasında deneyim kazandım diyebilirim.
“Temel hedefimiz; özel emeklilik şirketleri içerisindeki birinciliğimizi devam ettirmek”
- Bireysel emeklilik katılımcı adetlerinizde, Anadolu Hayat Emeklilik ’in son dönemlerinde ciddi bir büyüme var. Bu yükselişin arkasında nasıl bir strateji ve planlama var?
Geçtiğimiz yıl iş planlarımızda net bir şekilde katılımcı sayılarını artırmaya yönelik stratejilerimiz üzerine odaklanmıştık ve hedeflerimizi bu sene gerçekleştiriyoruz. Katılımcı sayımızı artırmak üzere ortaya koyduğumuz stratejilerle uzmanlarımızı, acentelerimizi ve banka kanalını destekliyoruz. Bunun sonucunda toplamda 3,2 milyonu aşan katılımcı sayımız bulunuyor. Bunun 1,5 milyonunu kapsayan önemli bir kısım Otomatik Katılım Sistemi’nden, 1,7 milyonu ise Gönüllü Bireysel Emeklilik’ten geliyor. Gönüllü Bireysel Emeklilik tarafı bizim için daha önemli, oraya daha fazla odaklanmış durumdayız. Her iki kalemde de sektörün yaklaşık 1 puan üzerinde artış kaydettiğimizi söyleyebilirim. Yılın kalan döneminde de benzer şekilde ilerlemek hedefindeyiz. Katılımcı adedi bizim için gerçekten çok değerli. Temel hedefimiz; özel emeklilik şirketleri içerisindeki birinciliğimizi devam ettirmek.
- Peki dağıtım kanalları yayılımı nasıl? Hangi oranlarda acente, hangi oranlarda banka bilgi verebilir misiniz?
Bireysel emeklilik tarafında banka kanalının oranı çok daha yüksek. Bizim gelecek planlama uzmanlarımız İş Bankası çalışanları ile şubelerde çalışıyor. Dolayısıyla, bireysel emeklilik tarafında banka kanalındaki satış oranlarının daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Genel kapsamda bakacak olursak bizim acentelerimiz Birikimli Hayat Sigortaları tarafında biraz daha aktifler. Acentelerimizin bireysel emeklilik tarafındaki yüzdeleri banka kanalına oranla düşük gözükse de Birikimli Hayat Sigortaları’nın yarısı acentelerimiz üzerinden geçiyor. Bahsettiğimiz bu tablo, stratejilerimiz doğrultusunda bizim gelecek planlama uzmanlarımız ve şube çalışanlarının emekleri sonucunda oluşuyor.
“Bireysel emeklilikte yeni katılımcılarla büyümeyi hedefliyoruz.”
- Az önce bahsettiğiniz bu finansal ivmeyi sürdürebilmek için önümüzdeki dönemlerde nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?
İş Portföy ile ortaklığımız devam ediyor ve özellikle bilanço büyüklükleri üzerinde İş Portföy’ün fon yönetiminin ciddi oranda etkisi bulunuyor. Bunun yanı sıra yeni katılımcı kazanıyor olmak da bu portföye etki sağlıyor. Dolayısıyla her iki alanda da yürüteceğimiz aksiyonlarla bu ivmeyi artıracağız. Korumaktan ziyade artırmayı hedefliyoruz. Bu sene Gümüş Fonu’nu kurduk. Gelecek sene de benzer şekilde fon büyüklüklerini etkileyecek yeni fon kuruluşlarına odaklanacağız. Bunun yanı sıra bireysel emeklilik katılımcı sayısını artırmak ve fon girişini desteklemek üzere özellikle özel bankacılık müşterilerine odaklanarak bir büyüme hedefliyoruz.
- Hayat sigortasından bahseder misiniz? Burada da müthiş bir performans var. Bu segmentteki ürünler ya da müşteri talepleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Hayat sigortaları tarafını kendi içerisinde ikiye bölmek gerekiyor. İlk olarak Kredi Bağlantılı Hayat Sigortaları, diğeri ise Birikimli Hayat Sigortaları ve Prim İadeli Hayat Sigortası. Kredi Bağlantılı Hayat Sigortaları’nda, banka tarafı bizim en güçlü ortağımız. Hayat sigortalarında toplam büyüklüğümüzün yarısı, Kredi Bağlantılı Hayat Sigortaları’ndan geliyor. Bu taraftan elde edilen büyüme ile sadece eylül ayı primlerimizde yüzde 62 oranında bir artış yakaladık. Acentelerimiz açısından baktığımızda ise az önce de bahsettiğim gibi Birikimli Hayat Sigortaları tarafında aktif olduklarını gözlemliyoruz. Söz konusu olan bu branşın prim üretiminin yarı yarıya oranla acente ve banka kanalından geldiğini söyleyebilirim.
Sektörde bir ilk; “Herkes İçin Gelecek Sigortası”
- Dijital platformlarda sunduğunuz “Herkes İçin Gelecek Sigortası” adlı ürününüzden biraz bahseder misiniz? Ayrıca “dijitalleşme” stratejilerinizi de konuşalım istiyoruz.
“Herkes İçin Gelecek Sigortası”, Birikimli Hayat Sigortası’nın dalında olan bir sigorta. Birikimli Hayat Sigortaları’nda biz müşterilerimizle 10 yılın sonunda gelirin yüzde 80’ini onlara ödemek üzere bir anlaşma sağlıyoruz. Bunun yanı sıra müşterilerimiz ödedikleri primler üzerinden vergi tarafında da avantajlı bir hale geliyor. Dolayısıyla bizler için vazgeçilmez ve önemli bir ürün olmasının yanı sıra acentelerimiz tarafında ciddi bir ağırlığı bulunuyor. Bizler de her zaman desteklemeye devam edeceğiz. Şunu da eklemem gerekir ki, “Herkes İçin Gelecek Sigortası” dijital tarafta bizim ilk sunduğumuz ve Yaşam Teminatlı Sigortalar içerisinde sektörde de ilk sunulan üründür. Bizler için Birikimli Hayat Sigortaları içerisinde dijitalde bu ürünü sunuyor olmak da ayrı bir mutluluk kaynağı. Anlaşılması zor bir ürün olsa da dijital tarafta müşterilerimize bunu sunabilmek olgunluğumuzu da gösteriyor diyebilirim.
Dijital Artık Tercih Değil, Zorunluluk
- Dijital çözümlerden biraz bahsedebilir misiniz? Şirketin dijitale bakış açısı nasıl? Dijitalde büyümeyi hedefliyor musunuz?
Dijital kavramı bir dönem herkesin diline pelesenk olmuş ve dile getirmeyenin bile ciddi olarak eleştirildiği bir kavramdı. Son zamanlarda onun yerini yapay zekâ almaya başladı. Biz Anadolu Hayat Emeklilik olarak “dijitali” bir zorunluluk olarak algılıyoruz. Dijital dediğimiz şey benim için, dönüşümle beraber bir yere varmak zorunda olduğumuz bir kavram. Özellikle kişilerin banka ve şube temaslarının azalması ile beraber sektör olarak sigortalıya temas kanallarımızı da geliştirmemiz gerekiyor. Ben dijital olgunluğu; mobil uygulamaların dönemin şartlarına uygun olarak geliştirilip müşteriler ile daha rahat iletişim kurabileceğimiz, müşteri deneyimlerinin daha rahat olacağı, müşterilerin bir ürün alımını ve diğer tüm fonksiyonları rahat bir şekilde gerçekleştirebilecekleri bir dünya olarak tasavvur ediyorum.
Anadolu Hayat Emeklilik’in AHE Mobil uygulaması ayda yaklaşık 500 binin üzerinde bir kullanıcı kitlesine sahip. Bununla beraber aylık işlemlerin yüzde 85’i AHE Mobil üzerinden gerçekleşiyor. Anadolu Hayat Emeklilik olarak mobil uygulamamızı belli bir noktaya getirdiğimizi görüyoruz ancak yapacak daha çok işimiz var. Bu nedenle biz AHE Mobil’i dijitalin odağına koyuyoruz. Bu noktada büyüme üzerine hedeflerimiz var. Anadolu Hayat Emeklilik olarak önceliğimiz gelecek dönemde kuracağımız “sadakat uygulaması”, sonrasında ise ürün adedi ve mobil uygulamanın fonksiyon sayısının artırılması geliyor.
- Kullanıcılar uygulamayı kullanırken en çok hangi ürünler tercih ediyor? Yeni ürünler mi alıyorlar, var olan fonlarını mı değerlendiriyorlar? Uygulama içerisinde kullanıcılar hangi konuyla alakalı işlem yapıyor?
İkna süreçleri çok fazla olan bir sektörde olduğumuz için satıştan ziyade, sonraki faaliyetler AHE Mobil dünyasında gerçekleşiyor. Gerçekleşen işlemlerin yüzde 85’lik kısmı AHE Mobil uygulamasının üzerinden olmasının sebebi ise; fon değişikliği, fon takibi, fon incelemelerinin yanı sıra günlük gelen getirileri takip etmek üzere çok fonksiyonlu bir ara yüze sahip olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla ürün satışından ziyade, ürün ile ilgili sonraki süreçlerin gerçekleştiği bir yer olarak konumlandırabiliriz.
“Alınan ödüller, bizim için güçlü bir motivasyon kaynağı”
- Anadolu Hayat Emeklilik’in aldığı ödüller markanın sektördeki konumunu nasıl pekiştiriyor? Bu ödüller, bu başarıların sizin için anlamı ne? Şirket kültürüne nasıl bir etkisi var?
Biz her şeyden önce, bağımsız kuruluşlar tarafından verilen ödüller açısından çok iştahlıyız. Bu anlamda, Anadolu Hayat Emeklilik olarak her zaman ödüllerin takibini yapıyoruz. Ekip arkadaşlarımız bu ödüllere başvurmak için her zaman işlerini gözden geçirir ve başvuruya uygun hale getirirler. Ancak burada önemli olan nokta bağımsız kuruluşların verdiği ödüllerdir.
Anadolu Hayat Emeklilik olarak önemli ödüller alıyoruz ve bu durum çalışanlarımızda yüksek bir motivasyon yaratıyor. Bu kültür paralelinde yapılan işlere değer verildiğini görmek Anadolu Hayat Emeklilik açısından da son derece önemli.
“Müşteri deneyimi, dört ana temel üzerine kurulu”
- Tabii, burada olmazsa olmaz olan müşteri deneyimidir. Buradaki başarılar da dikkat çekiyor. Bunun altında yatan ekip yapısı ve yönetim modeli nelerdir?
Müşteri deneyiminin dört ana temeli olduğunu düşünüyorum. Birincisi ürün yönetimi, ikincisi yazılım, üçüncüsü müşteri ilişkileri yönetimi. Tüm bunlarla beraber sonrasında da müşterileri dinliyor olmak gerekiyor. Bahsettiğim tüm bu temelleri tamamladığımız zaman müşteri deneyimini ciddi bir şekilde uçtan uca yerine getirmiş oluyoruz.
Biz de Anadolu Hayat Emeklilik’te bu dört temeli, ciddi bir süreç tasarımıyla geçen seneden bu yana gündemimize aldık ve belirli bir olgunluğa gelmiş olan süreçlerimizin üzerine ilaveler yaparak müşterilerimizin söylemlerini dikkate aldık. Bununla beraber ürün sürecinde ise ilk aşama oldukça önemli. Bu kapsamda ürün yönetim müdürlükleriyle beraber ürün ilk çıktığı aşamada müşteri deneyimini ön planda tutarak bir dünya tasarlamaya çalıştık. Yeni bir ürün çıkarttığınızda hayat orada bitmiyor. Bu kapsamda müşteri ilişkileri ekiplerimizin düzenledikleri anketler ve bu anketlerin sonucunda ortaya çıkan müşteri geri bildirimleri toplanarak müşterilerimizin seslerini süreçlerimize daha fazla yansıtır hale geldik.
Sahadan Gelen Geri Bildirim, Ürünleri Şekillendiriyor
- Az önce röportajın başında bahsettiniz; satış kanallarında acenteler kıymetli. Dolayısıyla satış ekipleri de kıymetlidir. Bunlarla ilgili olarak yıl içerisinde belirli etkinlikler ve organizasyonlar yapıyorsunuz. Bu etkinliklerin kurum içerisindeki sinerjiye etkisinden bahsedebilir misiniz?
Anadolu Hayat Emeklilik olarak kurum içerisinde iletişim mekanizmalarımız çok güçlü olmasından dolayı çalışanlarımızın görüşlerine toplantılarımızda yer veriyor ve onların görüşlerini önemsiyoruz. Dolayısıyla ekip arkadaşlarımız ile iletişim kapsamında bir aksaklık yaşamıyoruz.
Acentelerimiz ile bir araya gelmek ise sizin de bahsettiğiniz gibi bu organizasyonlarda daha fazla oluyor. Acentelerimizin sahadan verdikleri geri bildirimler ürün yönetim süreçlerimize de katkı sağlıyor. Örnek verecek olursam; birkaç acentemizin yakın zamanda yapmış olduğu geri bildirimlerle düzenleme sağladığımız bazı hususlar da oldu. Ürün satışında ufak konular da olsa bu tarz geri bildirimler ciddi farklar yaratabiliyor. Dolayısıyla acentelerimiz ile bu tür etkinliklerde bir araya gelmek ve onlardan gelen geri bildirimleri almak bizler için oldukça değerli. Diğer bir yandan herkes için de bir motivasyon etkisi yaratıyor. Mümkün olsa da daha fazla yapsak diye düşünüyorum ancak yıl içerisinde yaygınlaştırmak zor olabiliyor. Belli zamanlarda planlanmış ve geçmişten gelen organizasyonları devam ettirmenin çok değerli olduğunu düşünüyorum.
“Gelecek Fırsatları Heyecanla Bekliyoruz”
- Bireysel emeklilik ve hayat sigortası tarafında, önümüzdeki dönemlerde odaklanmayı planladığınız fırsatlar, olası riskler ya da temel projeler hakkındaki yorumunuzu bizlerle paylaşabilir misiniz? Bu arada, bunu genel anlamda ülkemizdeki BES ile de bağlayalım; ne durumdayız, daha fazla nasıl artırabiliriz, önerileriniz var mı?
Anadolu Hayat Emeklilik olarak fon tarafında daha gidecek yolumuzun olduğunu düşünüyoruz. Sektör olarak da fon çeşitliliğini artırmak üzere iş planımızda 2026 için hedeflerimiz bulunuyor. Bildiğiniz üzere Gümüş Fonumuzu çıkartmıştık, bunun yanı sıra yeni başvuruda bulunduğumuz fonlar da mevcut. Her şeyden önce bu fonlarla beraber fon evrenini büyütmemiz gerekiyor. Menkul kıymet fonları açısından baktığınızda, bankacılık tarafında ciddi bir geçmişten gelen birikim var. Benzer şekilde Anadolu Hayat Emeklilik olarak BES fonlarında da bunu gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Dijital dünyada bir fırsat var. Dijital dünyanın “sadakat uygulaması”nı kendi tarafımızda bir fırsat olarak görüyoruz. Bu kapsamda ilk çıktımızı aralık ya da ocak aylarında göreceğimizi tahmin ediyorum. AHE Mobil uygulamamızı farklı bir ön yüzle çıkaracağız. Yeni ön yüzümüz ile, Anadolu Hayat Emeklilik müşterisi olmadan birtakım ürünleri görmek, ürünler hakkında bilgi almak ve birtakım fırsatlardan yararlanmak mümkün olacak. AHE Mobil’in ön yüzünü herkesin kullanabileceği bir hale getireceğiz. Daha sonrasında sadakat uygulamasını hayata geçirerek burada kazanılan puanları yeni katkı fonlarına yatırım yapabilme imkânı sunacağız. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra; yapılan harcamalarda Pazarama ile yaptığımız iş birliği sayesinde puan kazanma ve kazanılan puanları karşılıklı harcama gibi biraz daha entegre bir dünya yaratmayı planlıyoruz.
Riskler açısından değerlendirecek olursak; bilgi güvenliği riski bu günlerde konuşmamız gereken en önemli konu. Bilgi güvenliği riskini bertaraf etmek üzere sektörde çok şey yapılıyor; sadece emeklilik sektöründe değil, her firmanın kendi prosedürleri ve uygulamaları var. Ancak genelde bu tür konularda bütün sektörler açısından hep bir adım geriden geliniyor. Bunun nedeni ise karşı tarafın düşünme kabiliyetleri ve yöntemlerinin bizlerden farklı olması. Dolayısıyla, bunu bertaraf etmek üzere süreçleri olgunlaştırmak gerekiyor. Anadolu Hayat Emeklilik olarak bu sene ISO 27001 belgemizi aldık. Ekiplerimiz bu konuda çok sıkı çalıştı; kısa bir sürede bu belgeyi alabildik ve süreçlerimizi buna uygun şekilde mükemmelleştirmeye çalışıyoruz.
“Heyecanla TES’i bekliyoruz”
Fırsatlar açısından baktığımızda; Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) belki de üzerinde konuşulması gereken en önemli konu. Orta vadeli programda 2025’in sonunda hedeflenen uygulama, 2026’nın ilk yarısına ertelendi. Dolayısıyla, uygulamanın yakın zamanda çıkmasını bekliyor ve bunu bir fırsat olarak görüyoruz. TES ile emeklilik sektöründe çok şey değişecek. Uygulamanın çıkış şekli planlandığı gibi olursa gönüllü BES’in varoluş şeklinden OKS’ye kadar her şeyi değiştirmek durumunda kalacağız. Dolayısıyla, TES’in ciddi bir fırsat olduğunu söyleyebilirim. Heyecanla TES’i de bekliyoruz.
“İçsel Motivasyonum, Sorumluluk Bilinciyle Besleniyor”
- Sigorta Life Sohbetleri’nin teknik ve sektörel kısmıyla ilgili sonuna geldik ama size özel birkaç soru soracağız. Sizi motive eden üç şey nedir?
Ben içsel motivasyonu çok yüksek biriyim; özel olarak bir şeye ihtiyaç duymuyorum. Sadece bir görevin atanıyor olması ya da bir sorumluluk bilinci bile bir konu hakkında motivasyon yaratıyor. Dolayısıyla, üç tane şey değil; bu sorumluluk bilinci nedeniyle içsel motivasyonumun yüksek olduğunu söyleyebilirim. Ama bu motivasyonu artıran faktörler tabii ki var. Her şeyde aynı motivasyonu sergileyemiyorsunuz. Bu, büyük ihtimalle bizim bulunduğumuz jenerasyonun bir özelliği. Bizden sonraki jenerasyonlarda biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum. Biz hep bir şeyleri yapmak zorunda olan üretken bir nesiliz. Yaptığımız işin sonucunu almak ve bunu görmek, motivasyonun dozajını artırıyor.
“Güvenilir Olmak, Benim İçin Olmazsa Olmaz”
- Peki iş hayatınızda olmazsa olmazınız var mıdır?
Güvenilir olma konusu benim için olmazsa olmaz. Bir konu hakkında söylenen şeyi çok fazla değiştirmeden ve mümkün olduğunca ilk başta çizilen şekline uygun yapmaya çalışmak benim için herhalde en önemli olmazsa olmaz. Çünkü belirsizlik, bir konu hakkında sarf edilen çabaların veya politikaların sonucunda oluşan emeklerin ciddi anlamda yok olmasına sebebiyet verebiliyor. O yüzden, başta iyi tasarlamak lazım. Bu tasarlama kısmı, güvenilirliği yaratan en önemli şey. Üzerine çok düşünülmüş ve tasarlanmış işlerin güvenilir insanlarla beraber yapılması, benim için herhalde en fazla olmazsa olmaz.
- Çok yoğun bir iş temponuz var, seyahatler, toplantılar… Kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Ben hafta sonlarını özellikle kendime ayırmaya çalışıyorum. Ama şundan hiçbir zaman kurtulamıyorsunuz; telefon elinizin altında, her zaman e-postalara bakmak durumundasınız. Son dönemin iş yapış şekli de e-postalar üzerinden devam ediyor. Eskisi gibi iş yerine gelmek ve burada bulunmak yetmiyor. Dolayısıyla 90’lı yıllarda, ben hafta sonları ve akşamları hiçbir şeyden haberdar olmadan, tamamen bağımsız bir şekilde bir hayat yaşadığımızı hatırlıyorum. Cep telefonu da o dönemlerde çok yaygın değildi. Baktığımız zaman günümüzde kendinize çok fazla zaman ayırabileceğiniz bir alan kalmadığını görüyoruz.
Özellikle hafta sonları mümkün olduğunca bunlardan uzak durarak, kendime zaman ayırmayı ve bu şekilde tatmin olduğumu düşünüyorum. En azından böyle bir içsel tatminim var.
“İlham, başarıya ve adanmışlığa dayalı bir yaşam tarzından geliyor”
- Peki size ilham veren biri var mı?
Aslında belirli bir kişi değil ama bir persona var. Belli bir isimden yola çıkarak bir şey söylemek zor. Özellikle çok çalışıp bunun sonucunda bir şeyler üreten insanların yaşam tarzları, adanmışlıkları benim için herhalde en önemli rol modeldir diyebilirim. İçsel motivasyon da biraz oradan geliyor. Ben, ilhamın bu personadan geldiğini düşünüyorum.
- Bu mesleği yapmasaydınız hangi sektörde çalışmak isterdiniz?
2000 yılında ben finansal sektörü neredeyse bırakıyordum. O yıllarda 3D modelleme, bilgisayarda animasyon karakterler yaratma, bilgisayar oyunları yapma gibi konular çok revaçtaydı. Özellikle video FX sanatçıları da o dönemde bayağı yol almışlardı. Bilgisayarın güçlenmesiyle beraber ben de o dönem 3D Max uygulamasının kursuna gitmiştim. Ciddi bir yol ayrımına geldim. Çizim çok sevdiğim bir şeydi; özellikle gençliğimde de kara kalem çizimlerle çok uğraşırdım. Dolayısıyla, hayatımda öyle bir yol ayrımı yaşadım. Ancak araya askerlik girdi. Askerlikten sonra dönünce de hazır bir iş dünyasında devam etme isteği ağır bastı, bu sebepten dolayı öyle bir maceraya atılamadık. Ama burada olmasaydım, herhalde bir video FX sanatçısı olurdum diye düşünüyorum. Olur muydum bilemiyorum ama isterdim.
- ODTÜ İşletme bölümü mezunusunuz; bu bölümün yaptığınız işe mutlaka katkısı vardır. Bizim programlarımızı bankacılık veya sigortacılık okuyan birçok genç arkadaş da izliyor. Siz de Türkiye’nin en önemli şirketlerinden birinde en üst düzey yöneticisiniz. Dolayısıyla gençlere tavsiyeleriniz neler? Onlara neler söylemek istersiniz? Onlar sizi izleyince sizden neler alsınlar?
Derslerde öğretilen şeyleri tekrar düşünüp onun üzerine bir hayat kurgulamıyorsunuz. İş hayatına başladığınızda üniversitede verilen dersleri hatırlayıp planlayarak hayatınıza devam etmiyorsunuz. Üniversite size şablonları verir. Ben ODTÜ’nün bu anlamda ciddi bir katkısını gördüm. Ekonomiye ilişkin dersi aldığınızda her şeyi öğrendiğiniz şablonlarla sadece modellemesini yapabiliyorsunuz. Şablonlar her ne kadar yararlı olsa da şablonlarla hareket etmek biraz tehlikelidir. Ancak bu şablonları oluşturabiliyor ve yeni hayata adapte edebiliyor olmak lazım.
Ben kendi hayatımdan örnek verecek olursam; üniversitenin verdiği şablonla düşünme yeteneği, iş dünyasında onları farklı kurumlara uygulayabilme yeteneğini de beraberinde getiriyor. Ben, her ne kadar hizmet sektöründe yer alıyor olsam da bankacılık, e-ticaret ve şimdi de bireysel emeklilik ve hayat sigortası gibi üç farklı sektörde çalışıyor olmanın zorluklarını, bu yöntemle aştım.
Üniversitedeki arkadaşlara benim tavsiyem; en temelinde “Bu benim ne işime yarayacak?” şeklinde bir düşünce tarzı yerine; hiçbir zaman derslere bu şekilde yaklaşmayıp, derslerde verilen bilgilerin, o dünyaya atıldığınızda oluşturabileceğiniz şablonlar olduğunu, hiçbir şekilde hiçbir dersin ya da herhangi bir simülasyonun, gerçek dünyayı yansıtmasının da mümkün olmadığını unutmamaları lazım. Olayları ciddiye alma konusunda, eğer kafalarında “Bu dersler ne işime yarayacak?” gibi soru işareti varsa, bunları bırakmak en doğrusu. Bu bahsettiğim bakış açısı bence üniversite öğrencilerinin en fazla ihtiyaç duydukları şey.
- Son olarak sigorta ekosistemine bir mesajınız var mı?
Sigortacılık dünyası, benim gördüğüm kadarıyla iletişimi çok yüksek bir dünya. SEDDK, EGM ve TSB gibi kurumlar iç içe ve son derece birbirleriyle sürekli olarak iletişim halindeler. Ben bu kuvvetli iletişimin önümüzdeki dönemlerde de devam ederek bunun faydalarından yararlanmayı temenni ediyorum.



