Ünal Bey, en son gerçekleştirdiğimiz röportajdan bu yana holding çatısı altında neler değişti, yeniliklere gidildi mi?
RS 5.0 lansmanını gerçekleştirmiştik. RS 5.0 ile hedefimiz neydi, önce bunu bir hatırlayalım. Grubumuzda 15 şirket olunca, doğal olarak yönetim olarak tüm detaylara hâkim olamıyorsunuz. Ancak benim geçmişim gereği detaylara hâkim olmayı seven bir yöneticiyim. Bu nedenle, yönetim kurulunda şöyle bir karar aldık: Otomotiv Grubu, Asistans Grubu ve Teknoloji Grubu olmak üzere şirketleri üç ana gruba ayırdık. Her grup lideri, kendi grubundaki şirketlerin operasyonel süreçlerine kadar tüm detaylara hâkim olacak şekilde çalışacak. Holding bünyesindeki merkezi hizmet fonksiyonları (örneğin pazarlama ve insan kaynakları) ise Nihal Hanım’ın yönetiminde olacak şekilde planlandı. Yani kendi içimizde görev paylaşımı yaptık. Ben Otomotiv Grubu'nun liderliğini üstlendim, Asistans Grubu’nu Timur Bey devraldı, Teknoloji Grubu’nu ise Bilal Bey yönetiyor. Şu anda her birimiz, sorumluluğumuz altındaki şirketlerin tüm süreçlerini dijital olarak takip edebilmek ve bu süreçleri optimize edebilmek için çalışmalar yürütüyoruz. İnşallah yıl sonuna kadar bu çalışmaları tamamlayacağız. Hedefimiz, 1 Ocak itibarıyla operasyonlarımızı en ince detayına kadar yönetebildiğimiz, takip edebildiğimiz ve hizmet kalitemizi mükemmelleştirdiğimiz bir yapıya ulaşmak. 1 Ocak’tan itibaren çok daha farklı, çok daha güçlü bir grup yapısı görüyor olacaksınız.
RS Otomotiv Grubu çatısı altında kaç tane marka var? Faaliyetlerinizi 3 ana grup altında yapılandırdınız, bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şu anda RS Omotiv Grubu çatısı altında yedi marka var. Kimdir bunlar? RS Servis, RS Boyasız Onarım, RS Ekspertiz, Carshine, Garantili Oto Servis ve RS Mobility. Çok özetle ne iş yaparlar? RS Servis, hasar onarım ve mobil parça onarım hizmetleri görevini üstleniyor. RS Boyasız Onarım, mini onarım ve boyasız göçük düzeltme hizmetleri. Carshine, PDF kaplama hizmetlerine ve teknik tüm grup franchiselarımızın eğitim ve ekipman tedariğini üstleniyor. Aynı zamanda dışarıya da bu eğitimleri veriyoruz. Garantili Oto Servis, mekanik periyodik bakım, mekanik arızalar, Türkiye genelindeki servis network rolünü üstleniyor. RS Mobility, elektrikli araçlardaki yapacağımız yatırımları üstlendi. İşte marka veremiyoruz herhalde; Amerikan menşeli elektrikli aracın hem İstanbul’da hem İzmir’de yetkili onarım noktasıyız gibi, elektrikli araç açılımlarını RS Mobility üzerinden yapıyor olacağız. Tur Assistans çatısı altında Tur Assist, yeni satın almamız İmece ile – şimdi yeni ismiyle Tur Medikal – Oto Konfor, Konut Konfor, Sağlık Konfor… Bu üç şirket aslında bu hizmetlerin dijital yüzleri, platformları. Ve Eylül sonunda canlıya alacağımız "ihaleportal.com". Orada da pert araç satışı ile ilgili, sigorta sektöründe hem daha rekabetçi hem de fark yaratan hizmetlerle pert aracı ihale sisteminde de var oluyor olacağız. Teknoloji grubu altında ise sigortaacentesi.com ve Destech A.Ş. var. sigortaacentesi.com, dijitalden sigorta almak isteyen müşteri ile acenteleri bir araya getiren bir platform, bir pazaryeri diyebiliriz. Sigorta şirketlerine, özellikle sağlık alanında – şu anda mevcutta sağlık alanında, ileride farklı branşlarda da olabilir, olacaktır – yazılım hizmeti veriyor. Yani şu anda yazılım satın alan bir sigorta şirketi tüm sağlık portföyünü oradan yönetebiliyor.
Şu anda bir müşterimize de ilk satışını gerçekleştirdik, ikinci satış da “hayırlı olsun” dendi. Yazılım tarafında da artık dışarıya yazılım satışı yaparak büyüyeceğiz. Destech Yazılım A.Ş. de hem grup şirketlerimizin ne yapıyor hem de bugünden, son olarak 2026 itibarıyla yaptığımız yazılımları dışarıya da satışa sunuyor olacağız. Holding yapılanmasında ise merkezi hizmet fonksiyonları oluşturduk. Bunlar; pazarlama, CRM, mali işler gibi alanları kapsıyor. Yani dört ana başlıkta, tüm grup şirketlerine hizmet verecek bir yapı kurguladık.
Bu hizmetlerin yönetimi, Nihal Asker’in liderliğinde olacak. CMO olarak Naim Çetintürk, CGO olarak Burcu Dilek Diler ve CFO olarak Zehra Sayar görev alıyor. Her biri kendi alanında uzman kişilerden oluşan bu ekip, Holding bünyesinde merkezi bir fonksiyon yapısı oluşturdu. Bu sayede, grup markalarımızın genel müdürleri; mali işler, dijital pazarlama ve benzeri alanlardaki süreçlerle doğrudan uğraşmak zorunda kalmayacaklar. Onlar için bu konuları düşünen, yöneten ve daha iyisini üreten profesyonel bir ekip olacak. Genel müdürler de bu sayede kendi operasyonlarına odaklanabilecek; müşteri adetlerini, hizmet kalitelerini artırmaya ve operasyonlarını en mükemmel seviyeye getirmeye yoğunlaşacaklar. İnşallah 2026 itibarıyla bu yapı tamamen hayata geçmiş ve aktif olarak çalışan bir sistem olacak.
Asistans grubunun öncü firması olan Tur Assist’i ve bu grupta yer alan diğer firmaları anlatabilir misiniz?
Asistans Grubu’nun lider ve lokomotif firması Tur Assist. Tur Assist zaten sektörde bilinen bir marka, bu nedenle çok fazla detaya girmeye gerek yok. Ancak Tur Assist’in gelecek hedeflerinden bahsedebilirim. Şu anda, Timur Bey’in liderliğinde fark yaratan bir uygulama başlatıldı. İstanbul’daki çekici operasyonumuzda büyük bir dönüşüm gerçekleştirerek, anlaşmalı çekici sisteminden çıkıp, öz mal çekicilere geçiş yaptık. Kendi çekicilerimiz ve kendi şoförlerimizle, tamamen bize ait bir filo ile hizmet vermeye başladık. Bu dönüşüm sonrasında, müşteri memnuniyeti oranı ciddi oranda arttı. Neden mi arttı? Çünkü bu modelde müşteriye kâr odaklı, maliyet düşürücü bir yaklaşımdan ziyade, tamamen hızlı hizmet ve insani temas önceliklendiriliyor. Çekici müşteriye en hızlı şekilde ulaşıyor, gittiğinde "geçmiş olsun" deniliyor, bir su ikram ediliyor... Bu küçük ama etkili dokunuşlar sayesinde İstanbul’daki memnuniyet oranlarımızı önemli ölçüde artırdık.
Bu yapının ikinci faydası ise operasyonel kontrol oldu. Ekip artık bizim kendi ekibimiz olduğu için yönetimi çok daha kolay. Sigorta şirketlerinden uzun süredir gelen bir talep vardı:
“Anlaşmalı servislere çekim oranları artırılsın.” Bu yeni yapı sayesinde, anlaşmalı servislere çekim oranlarımızı da ciddi şekilde artırmayı başardık. Burada da önemli bir başarı sağladık. Bu başarıdan yola çıkarak, benzer bir modeli konut tarafında da uygulamak istedik. Çünkü aslında konut yardım hizmetlerinde müşteri memnuniyetini sağlamak çok daha zor. Örneğin bir fayansın renginden bile şikâyet gelebiliyor. Bu nedenle, “asıl şikayetli tarafı çözelim” dedik. Bu kapsamda bordrolu tesisatçılar işe aldık, küçük hafif ticari araçlar satın alıp ekiplerimize tahsis ettik. Araçlarımızı "Konut Konfor" markamızla giydirdik. Şu anda Tur Assist’in konut yardım hizmetleri, Konut Konfor’un bordrolu ekibi tarafından veriliyor ve müşteri memnuniyeti hayal edilemeyecek seviyelere ulaştı.
Şu an için bu uygulama yalnızca İstanbul’da hayata geçti. Ancak sektörden yeterli destek görürsek, bu modeli diğer illere de yaymayı planlıyoruz. Elbette bu yapının maliyeti daha yüksek, ancak gerçekten faydasını somut şekilde görüyoruz. Sektör de bu faydayı zamanla daha net görecek ve fiyat odaklı yaklaşımdan çıkıp, hizmet odaklı bir yapıya geçileceğine inanıyoruz. Özellikle konut asistans tarafında… Çünkü gerçekten tüm genel müdürlerin en büyük sıkıntısı konut asistansları. Otoda binlerce işlem yapılırken şikayet oranı düşük kalabiliyor; ama konutta yüzlerce işlemde alınan şikayet oranı çok daha yüksek oluyor. İnşallah Konut Konfor ekibini yaygınlaştırarak, bu alandaki müşteri memnuniyetini çok daha üst seviyelere taşıyacağız.
OtoKonfor oldukça iyi gidiyor. Türkiye’de lider oto yıkama firması olmuşuz, aslında fark etmeden. Geçenlerde ilginç bir anekdot yaşadım. Biri, “OtoKonfor sizin miydi?” diye sordu. Oturduğum semtteki oto yıkamacıya sordum: “Sen OtoKonfor’la anlaşmalı mısın?” dedim. “Yok abi, görüştüm ama henüz anlaşamadık,” dedi. Ben de “Ben devreye gireyim, yardımcı olayım,” dedim. Böyle bir sohbetimiz oldu. Bu da OtoKonfor’un ne kadar bilinir hale geldiğini gösteren güzel bir örnek. Aslında biz OtoKonfor’u, otomobille ilgili tüm hizmetleri sunmak amacıyla kurmuştuk. Ama oto yıkama tarafı çok hızlı büyüdü ve bir anda sektör liderliğine oturdu. İnşallah ‘yıkama’ ile OtoKonfor birbirine yapışmaz, çünkü bizim hedefimiz sadece yıkama değil. Amacımız, otomobille ilgili tüm hizmetleri bir mobil uygulama üzerinden tek platformda sunmak. İleride Sağlık Konfor da olacak. Belki bir satın alma yapacağız, belki kendimiz geliştireceğiz, ekibe göre şekillenecek. Ancak Tur Medikal tarafında, TPA hizmetlerindeki gücümüzü dijital bir platforma taşıyarak doğrudan son kullanıcıya ulaştırmak istiyoruz.
Artık insanlar sağlık hizmetlerini bir uygulama üzerinden takip edebilmeli; tüm sağlık raporları orada bulunmalı, doktorlarla online görüşme yapabilmeli. Bu yönde bir altyapı hazırlığı içindeyiz. Eğer altyapı çalışmaları çok uzun sürerse, bu noktada bir satın alma da gündeme gelebilir. Bir diğer önemli projemiz ise ihaleportal.com. Bu platformda, özellikle pert araçlar, elektrikli araçlar ve hurda araçlar tarafında sigorta şirketlerinin yaşadığı problemlere çözüm üretmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda daha iyi oranlarla, sigorta şirketlerine avantaj sağlayacak bir yapı kuruyoruz. Buradaki en büyük fark yaratan unsur, bizim halihazırda geniş servis ve çekici network’ümüzün bulunması. Bu ağ sayesinde, ihaleportal.com’un üye pert alıcılarına ciddi avantajlar ve hizmetler sunabileceğiz. Dolayısıyla platformun çok hızlı bir büyüme yaşayacağını öngörüyoruz. Hatta burada farklı bir adım daha atmak istiyoruz: Sadece kurumsal pert alıcılara değil, bireysel kullanıcılara da portalı açmak.
Elbette burada bazı riskler var; bireysel kullanıcılar, kurumsal alıcılar kadar işlem gerçekleştiremeyebilir. Ancak yine de bu hizmeti vermek istiyoruz. Kurumsal pert alıcılar her zaman birinci önceliğimiz olacak.
Asistans Grubu’ndaki en büyük hayalimiz ise, tüm bu yapıları birleştirerek "Konfor Super App" adını verdiğimiz tekil bir platform oluşturmak. Bu uygulama altında, otomobiliniz, eviniz ve sağlığınızla ilgili tüm hizmetleri bir araya getirmeyi hedefliyoruz. Yani sadece bir uygulama üzerinden, üç temel varlığınızı – canınız, eviniz ve arabanız – yönetebileceğiniz bir deneyim sunmak istiyoruz. Büyük hedefimiz, ana vizyonumuz bu. OtoKonfor’un dijital altyapısı oldukça başarılı. Sigorta sektörünün yanı sıra, artık bankalara da hizmet veriyoruz. Şu anda Akbank ve İş Bankası ile entegrasyon tamamlandı. Yapı Kredi ile de anlaşma sağlandı. Dolayısıyla, Türkiye’nin üç büyük bankasında şu anda OtoKonfor anlaşmalı hizmet sağlayıcısı konumunda. Bu bankaların mobil uygulamalarına girdiğinizde, artık OtoKonfor hizmetlerine doğrudan banka uygulaması üzerinden ulaşabiliyorsunuz.
Sigorta sektörü ile iletişiminiz çok yüksek bunu neye borçlusunuz? Sigortanın görünürlüğünü artırmak için hangi stratejiler seçilmeli?
Sigorta sektöründe karşılıklı bir sevgi ve teveccüh oluştu. Peki bu sevgi nasıl oluştu, onu anlatmak isterim. Biz sigorta şirketlerine fayda sağladıkça, özellikle onarım yoluyla; rekabette onları güçlendirecek, maliyet avantajı sağlayacak birçok çözüm sunduk. Onlar da bu faydanın karşılığında bizi bir yerden alıp başka bir noktaya taşıdılar. Yani bu ilişki, bir taahhüt karşılığı gibi gelişti. Nasıl ki biz onlara katkı sağladıysak, onlar da bugünlere gelmemizde büyük rol oynadı. Her zaman bir kazan-kazan ve güçlü bir iş birliği içinde olduk. Bu nedenle sigorta sektörü bizim için inanılmaz kıymetli bir noktada. Bugün OtoKonfor Türkiye’deki tüm bankalarla anlaşsa bile, sigorta sektörünün kıymetini hiçbir terazi, hiçbir ölçü, hiçbir müşteriyle kıyaslamayız. Sigorta şirketleriyle iç içe çalıştığımız için, sürekli fikir alışverişinde bulunuyoruz. Ben sigorta sektörünün çok daha büyüyeceğine inanıyorum. Ancak özellikle dijital tarafta bir dönüşüm yaşanması gerektiğini düşünüyorum. Sektörde sadece bir-iki markanın dijitalde aktif olması yeterli değil. Artık genç nesil her şeyi internetten takip ediyor. Benim çocuklarım bile bir acenteye ulaşmak, teklif almak, soru sormak gibi süreçleri doğrudan internetten yapıyorlar. Dijitale doğmuş bir kuşak geliyor ve bu kuşağa sigortanın önemini anlatmanın yolu da yine dijitalden geçiyor. Mesela Instagram, YouTube, influencer gibi kanallar üzerinden sigortanın önemini, yaşanmış hasar örneklerini ve bu hasarların nasıl giderildiğini anlatmak; sektördeki penetrasyonu ciddi oranda artırabilir. Biz bu stratejiyi RS Ekspertiz için Doğan Kabak ile birlikte uyguladık ve gerçekten çok başarılı oldu. Sigorta sektörü de benzer şeyleri yapabilir. Örneğin, bir ünlünün ya da influencer’ın hasarı sigorta tarafından karşılandığında, bu kişinin sosyal medya hesaplarında bunu paylaşması istenebilir. Hasarın ilk hali, onarılmış ya da tazmini yapılmış son hali... Geçtiğimiz günlerde DJ Doğuş Bey’in arabasını yaptık ve kendisi bunu sosyal medya hesabında paylaştı. Bu çok etkili bir örnek. Aynı yaklaşımı sigorta sektörü de benimseyebilir. Bu sayede hem dijitalde daha görünür olunur, hem de genç nesile sigortanın ne kadar önemli olduğu çok daha kolay bir şekilde anlatılabilir.
Dolayısıyla, hasarın ilk hali ile giderilmiş ya da ödenmiş hali sigortalılara ve hatta henüz sigortası olmayan bireylere gösterilerek, sigortanın önemi daha etkili bir şekilde anlatılmalı. Biliyorsunuz, ülkede deprem olduğunda DASK satışları patlama yaşıyor. Aynı şekilde, çoğu kişi kaza yapmadan önce kasko yaptırmıyor. Madem sistem böyle işliyor, o zaman bu tür hasar örneklerinden yola çıkarak, sigortanın değeri gerçek vakalar üzerinden anlatılmalı. Özellikle de bu içerikler, influencer’lar aracılığıyla daha fazla reklam kampanyasına dönüştürülmeli. Bunu birlik bütçesiyle mi yapar sektör, yoksa şirketler kendi imkânlarıyla mı gerçekleştirir, bilemem ama net olan şu, dijital tarafa daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor.
RS Assurance hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Holding bünyesinde yer alan şirketlerimizden biri de RS Assurance. RS Assurance, bu üç ana grubun (Otomotiv, Asistans, Teknoloji) altında değil; doğrudan Holding’in bir şirketi olarak konumlanıyor ve liderliğini Nihal Asker yürütüyor. RS Assurance’ın en büyük avantajı şu, grubumuzdaki 15 şirketin ürün ve hizmetlerini, sigorta şirketlerine paketler halinde sunabiliyor. Yani 15 ayrı şirketle 15 ayrı kontrat yapmak yerine, tek bir şirketten, tek bir sözleşmeyle 36 farklı hizmeti aynı anda verebiliyoruz. Zaten RS Assurance da bu ihtiyaçtan yola çıkarak kurulmuştu. Şu anda da mekanik arıza onarım teminatı alanında çok başarılı ilerliyor. Hatta Ankara Sigorta’nın “Yeni Nesil Kasko” ürünü içinde yer alıyoruz.
Ersin Bey bir gün takılmıştı, “Yeni Nesil Ekspertiz aldım ama Yeni Nesil Kasko aklıma gelmedi,” demişti. Bu yeni nesil kasko ürününün içinde:
• Mekanik arıza teminatını RS Assurance sağlıyor,
• Oto yıkama teminatını OtoKonfor,
• Periyodik bakım teminatını Garantili Oto Servis sunuyor.
Ve bunların hepsi tek bir sözleşme üzerinden sunuluyor.
Özellikle mekanik arıza teminatı çok ilgi gördü. Neden mi? Çünkü artık kasko fiyatları birbirine çok yakın ve piyasada oldukça rekabetçi. Bu noktada da yan ürünler, ek faydalar öne çıkmaya başladı. Mekanik arıza, insanların sıkça yaşadığı ve gerçekten sorun yaratan bir durum. Üstelik frekansı da çok yüksek. Bunu nereden biliyoruz? Aylık ortalama 10.000 çekici ve kurtarma hizmeti veriyoruz. Bunların 6.500’ü arıza kaynaklı, 3.500’ü ise hasar kaynaklı. Yani bu tablo bize şunu gösteriyor, sigorta sektörü, genellikle hasar tarafına odaklanıyor. Hasar departmanları tüm detaylarıyla çalışıyor: Dosya açma, onay süreçleri, servis yönlendirmeleri vs. Ama "arıza" tarafı için ayrı bir yapı çoğu zaman yok. Oysa 6.500 kişilik yani %65’lik bir müşteri kitlesi arıza nedeniyle hizmet alıyor. Biz de sektöre şunu anlatmaya çalışıyoruz: “Bakın, burada henüz dokunulmamış bir müşteri grubu var. Bu müşterilere nasıl fayda sağlayabiliriz? Maliyetlerini ve risklerini nasıl düşürebiliriz? Bunu ürünleştirebilir miyiz?” Bize göre evet, ürünleştirilebilir. Zaten biz de tam olarak bu ihtiyaçtan yola çıktık. İnşallah yakın gelecekte mekanik arıza teminatı, kaskonun vazgeçilmez bir bileşeni haline gelecek.
Kasko ve yedek parça fiyatları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Geçen röportajımızda da hatırlarsanız, şöyle demiştim, “Müşteri, yedek parça fiyatlarını bilse kaskosuz bir gün bile gezmez.” Bugün bir farın fiyatı ortalama 15.000 TL. Elbette bu, marka, model ve tipe göre değişiyor; fiyat aralığı 10.000 TL ile 90.000 TL arasında. Dolayısıyla siz ortalama 15.000–20.000 TL gibi bir bedelle kasko yaptırdığınızda, aslında sadece bir far fiyatına tüm aracı güvence altına almış oluyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında, kasko aslında oldukça ucuz. Tabii ki burada satın alma gücü, araçların maliyeti gibi başka faktörler de devreye giriyor. Ama ikinci bir perspektiften baktığınızda, yani araç fiyatlarını da değerlendirdiğinizde, kasko yine ucuz kalıyor. Çünkü son üç yılda araç fiyatları neredeyse üç katına çıktı, ancak kasko fiyatları aynı oranda artmadı. Bu nedenle tekrar altını çizmek isterim, kaskosuz kesinlikle araç kullanılmamalı.
Yeni bir alan için plan ve hazırlığınız var mı?
İkinci el araç satışı için altyapımız hazır. Marka da belirlendi: "Garantili Otomobil". Bu markanın değer önermesi, ikinci elde garantili araçlar sunmak olacak. Peki, bu garantiyi nasıl sağlayacağız? Garanti hizmetlerini, RS Otomotiv Grubu’nun Türkiye genelindeki franchiseleri üstlenecek. Aynı şekilde, aracın yolda kalması gibi durumlarda da asistans grubumuz devreye girerek destek verecek. Yani şöyle bir yapı kurguluyoruz, satılan her araç için 12 ay / 20.000 km garanti verilecek. Ayrıca, satışı yapılacak her araç, öncesinde detaylı bir kontrolden geçirilecek. Araçta herhangi bir eksik varsa —örneğin bir göçük, çizik, yağ kaçağı vb.— bu tür sorunlar servis merkezlerimizde giderildikten sonra araç müşteriye teslim edilecek. Bu sayede müşteri, sadece bir araç değil: satış sonrası hizmetler, garanti ve güvenli bir satın alma deneyimi de elde etmiş olacak. Dolayısıyla, Garantili Otomobil markası, ikinci el pazarında tercih edilen bir noktaya mutlaka gelecektir. Ancak bu, kısa vadede olmayacak; projenin 2026 yıl sonuna kadar tam anlamıyla oturmasını hedefliyoruz.
Dijitalleşme konusunda yapılan işlerde öncü firmalardan birisiniz. Dijitalleşmeyi işlerinize entegre ediş sürecinizi anlatabilir misiniz?
Bizim ilk dijitalleşme adımlarımız, servis merkezlerimizin içinde başladı. Benim ilk hedefim de buydu. Aslında bunu farklılık yaratmak için değil, işimi daha iyi yönetebilmek için yaptım. Yani örneğin; Hasar ekspertizi tablette ve dijital ortamda yapılmalı, doğrudan arabanın yanında tamamlanmalıydı. O dönemde —eski zamanlardan bahsediyorum— ekspertiz hâlâ kağıt üzerinde yapılıyor, ardından bilgisayara giriliyor, sonra sigorta şirketinin sistemine yükleniyordu. Yani süreç tamamen manuel işliyordu. 2017 yılında bu dönüşümü gerçekleştirdik ve o dönemde sektörde, arabanın başında tablette ekspertiz yapan ilk ve tek firmaydık. Sonrasında, bu dijitalleşmeyi atölye yönetimine taşıdık. Çünkü teknisyenleri daha iyi planlamak, atölyeyi daha verimli yönetmek gerekiyordu. Bu nedenle kendi atölye yönetim sistemimizi yazdık. Yani bizim dijitalleşme serüvenimiz, önce içeride başladı. Ardından şu farkındalık oluştu, “Bizim bu içerideki dijital bilgiyi, müşteriye de taşımamız lazım. Aynı zamanda, dijitalden müşteri de toplamamız lazım.” Belki o günlerde dijitalden müşteri toplamak için zaman henüz doğru değildi. Ama biz yine de altyapı yatırımı yaptık. Ve işte bugün, o zamanın yatırımının meyvesini yiyoruz. Çünkü şu anda:
• OtoKonfor,
• Konut Konfor,
• Sağlık Konfor,
• sigortaacentesi.com,
• garantiliotoservis.com gibi dijital projelerimiz, tamamen bu vizyonun sonucu olarak hayata geçti.
Mesela örnek vermek gerekirse, garantiliotoservis.com’a girip araç marka, model, tip ve yıl bilgisini seçip kilometresini yazdığınızda, saniyeler içinde üç ayrı teklif anında karşınıza çıkıyor. Bu altyapıyı hazırlamak tam iki yılımızı aldı. Bugün aynı sistemi kurmak isteyen başka bir firma, en iyi ihtimalle bir yılda canlıya geçebilir. Dolayısıyla geçmişte yaptığımız bu dijital altyapı yatırımı, bugün bizi rakiplerimizin çok önüne taşıdı.
Bir çok alanda dikkat çeken reklam ve pazarlama stratejileriniz mevcut, bu konuda gelecek planlarınız nelerdir?
Bireysel müşteriye ulaşmak istiyoruz, çünkü biz hep ağırlıklı olarak bireysel müşteriyi sigorta şirketleri üzerinden hedefledik. Şimdi bireysel taraftaki marka bilinirliğimizi artırmak istiyoruz. Bu doğrultuda, pazarlama ekibi ve CMO Naim Çetintürk’ün liderliğindeki ekip ciddi bir çalışma yürütüyor. Hem dijital mecralarda hem de açık alan reklamlarında, radyoda ve birçok yerde görünür olmaya çalışıyoruz. Ama ben bu reklamlarla ilgili başka bir anı paylaşmak istiyorum; benim için çok önemli bir anıydı. Kahramanmaraş depremi olduğunda, Timur Bey, Hakkı Bey (şu an RS Servis’in Genel Müdürü) ve ben Maraş’a gittik. Üçümüz arabadayız, Maraş’tan Adıyaman’a gitmek üzereyiz, yanlış hatırlamıyorsam tam da Pazarcık’tan geçeceğiz. Merkez üstünden geçerken ışıklarda durduk ve kocaman bir Tur Assist totemi gördüm. Çok şaşırdım, Timur Bey ve Hakkı Bey muhtemelen görmemiştir. Dedim ki, burada Tur Assist totemi var, hizmet noktamız var. Park yerine girdik, her yer yıkılmıştı; bir konteyner, bir kamyon kasası vardı. Kamyon kasasını brandayla örtmüşler, kendilerince ev yapmışlar. Ancak Pazarcık’taki Tur Assist totemi dimdik ayaktaydı ve Tur Assist’in hizmet sağlayıcısı, oradaki bütün vinçlerini AFAD’ta tahsis etmişti; şoförleri ve tüm cihazlarla birlikte enkaz kaldırma çalışmalarına, ilk gün, ilk dakika, ilk saniyeden itibaren başlamışlardı. O gün şu kararı aldık: Tur Assist’in bu gücünü envanter çalışması yaparak ortaya çıkaralım. Allah korusun bir İstanbul depremi olduğunda, Maraş’ta kaç tane vincimiz var, Adıyaman’da kaç tane var, Yalova’da kaç tane var? İstanbul depremi olduğunda düğmeye bastığımızda kaç tane vinci toplayabiliriz, kaç tane enkaz bölgesinde kaç kişiyi kurtarabiliriz? Bunun çalışması şu anda devam ediyor. Bu projeyi DASK’a sunduk, çok beğendiler. İnşallah yeni gelen müdür Özgür Bülent Koç’la birlikte bu projeyi hayata geçiririz. Gerçekten bu envanter çalışması çok kıymetli; iş makinelerinin, vinçlerin envanterinin çıkarılması gerekiyor. Mesela “ahtapot” diye tabir ettiğimiz kurtarıcıların da envanteri çıkarılmalı. Çünkü güçlük yaşanan alanlara girmek gerekiyor; önünde arabalar var, vinç enkaza yaklaşamıyor. O arabaların ahtapot çekiciliği ile anlık olarak taşınması lazım gibi birçok konuyu orada canlı olarak gördük. Tur Assist’in sadece bir asistanlık şirketi olmadığını, aynı zamanda bir yardım şirketi olduğunu orada fark ettik, idrak ettik. Şimdi Tur Assist’in yeni projesi #BirileriVar; gerçek reklam ve pazarlama işi bu. “Birileri Var” altında artık bu iyiliği yaygınlaştırmaya çalışacağız. Şu anda pazarlama ekibi bu konuda yoğun çalışıyor. İnşallah buradan bir vakıf çıkacak, “Birileri Var Vakfı” ile ihtiyacı olanlara ulaşmaya çalışacağız.
Uluslararası arenayı nasıl görüyorsunuz, bu alanda sizin planlarınız neler?
Prag ve Kıbrıs iyi gidiyor, ancak istediğimiz ölçüde değil. Şu anda Suudi Arabistan’dan bir teklif aldık. Ben de Suudi Arabistan pazarını yıllardır biliyorum, beğeniyorum ve takip ediyorum. Gelen teklifte, çok önemli bir firmayla ortaklık önerisi var; bu teklifi kabul ettik. Ancak şartları konuşup sözleşmeyi imzalamamız gerekiyor, bu da belli bir zaman alacak. Yine de 2026 yılında Suudi Arabistan’da faaliyet göstermeye başlayacağımızı söyleyebiliriz. Tabii ki araç sayılarının ve pazarın yeterince dolgun olması gerekiyor; çünkü orada yapılacak yatırım ciddi bir yatırım ve bir servis merkezi kurmak önemli bir maliyet demek. Suudi Arabistan’da böyle bir ihtiyacın olduğu görülüyor, bu yüzden oraya öncelik vereceğiz. Ayrıca, 29 Ekim’de Azerbaycan’da olacağız. Orada düzenlenecek fuarda, Türk Dünyası Sigorta Birliği ile bu konuyu istişare edeceğiz ve onların taleplerine göre Türki Cumhuriyetler pazarını yeniden değerlendireceğiz.
RS Plaj Voleybol Turnuvası geleneksel hale geldi artık. Bu turnuvayı düzenlerken ilham kaynağınız neydi?
Filenin Sultanları’ndan ilham aldık. O kadar gururlandık ki… O gün dedim ki, biz bir sektör olarak — ben de dahil — hep futbola yatırım yapıyoruz, para harcıyoruz, bilet alıyoruz. Oysa kızlarımız dünya şampiyonu oldu, olimpiyat şampiyonluğuna oynuyorlar. Basketbolda erkeklerimiz Avrupa ve dünya çapında başarılar elde ediyor. Ama biz hâlâ parayı futbola harcıyoruz ve çoğu zaman en kötü sonuçları izliyoruz. Şu son bir ayda yaşadığımız voleybol maçı, basketbol maçı ve futbol maçını yanyana koyduğumuzda… Bence artık futbol maçını açıp izlemememiz gerekiyor. Bu kadar net. O gün dedim ki: “Biz voleybola yatırım yapalım. Kızlarımız her zaman bizi gururlandırıyor.” Voleybolla ilgili bir turnuva düzenlemeye karar verdik. Sigorta şirketlerini bir araya getirelim istedik. Bu da Maltepe’deki plaj voleybolu organizasyonu oldu. Geçmişte Antalya’da benzer bir etkinlik yapmıştık. Bu yüzden dedik ki, “Biz bunu gelenekselleştirelim ve Maltepe’de konumlandıralım.” İnanılmaz sevildi. Hatta kopyalandı. Hiç önemli değil, yeter ki yaygınlaşsın. Çünkü sektörde bu tür sosyal etkinliklere gerçekten çok ihtiyaç var. Sigorta Life’tan da bir futbol turnuvası bekliyoruz. Bu da sizin uzmanlık alanınız. İnşallah bu sosyal faaliyetler artarak devam eder, belki yeni projeler de eklenir. Bu etkinliği özellikle Mayıs ayında yapıyoruz. Neden mi? 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olması sebebiyle. Her 19 Mayıs’ta kırmızı-beyaz kıyafetlerimizi giyiyoruz, Atamızı anıyoruz, bayraklarımız elimizde… Gerçekten çok coşkulu geçiyor. Bu yıl da 19 Mayıs Maltepe’de müthiş keyifliydi. Hem vatanımızı unutmuyoruz, unutturmuyoruz, hem de gerçekten kafamızı dağıtan, moral veren çok anlamlı bir sosyal etkinlik oluyor bizim için.
Ben tabii ki bazı önerilerimi fuar organizasyonunu yapan firmaya, Sezer Bey’e de ilettim. Şuna inanıyorum: Fuarı bireysel ziyaretçilere açalım ve orada poliçe satışı yapılsın fikrine çok sıcak bakmıyorum. Çünkü sigorta ürünlerini ayaküstü anlatmak, bir kitap veya somut bir ürün satmak gibi kolay değil. Sonuçta ortada fiziki bir ürün değil, bir içerik ve güvence satıyorsunuz. Bunun yerine, sivil toplum kuruluşları davet edilmeli, onların sektörle ilgili beklentileri dinlenmeli. Bu ihtiyaçlara yönelik sigorta ürünleri ve çözüm önerileri geliştirilmeli. Örneğin, sağlık alanında bir panel düzenlenebilir. Bu panele sağlık sektöründeki paydaşlar, eczacılar, doktorlar, ambulans hizmeti sunanlar gibi provider’lar katılabilir. Eczacıların sigorta şirketlerinden beklentileri nelerdir? Doktorların, sağlık hizmeti sunanların ihtiyaçları nelerdir? Bunlar konuşulmalı. Bu sayede hem bu hizmet sağlayıcıların riskleri teminat altına alınabilir hem de sigorta şirketleri ile sivil toplum kuruluşları arasında iş birliği ve güç birliği artar. Sektör de buradan güç kazanarak daha sağlıklı büyüyebilir.
Sigorta şirketi kurmayı düşünüyor musunuz?
Toplantılarda bana sıkça şu soru yöneltiliyor: “Sigortanın tüm yan hizmetlerini veriyorsunuz, sigorta şirketi kurmayı düşünüyor musunuz?” Artık bu konuda noter huzurunda beyan vereceğim, kesinlikle ve kesinlikle sigorta şirketi kurmayı düşünmüyoruz. Neden düşünmüyoruz? Çünkü biz bir hizmet sağlayıcıyız. Bugüne kadar ne finansal risk hesaplaması yaptık ne de sigortacılığın finansal yönünü yönettik. Bizim uzmanlık alanımız sigorta şirketlerinin verdiği teminatların arkasındaki hizmetleri sunmak oldu. Evet, bu risklerin hizmetlerini başarıyla verdik ve vermeye devam ediyoruz. Ancak bu, sigorta şirketi kurma yeterliliğimiz olduğu anlamına gelmez. Bu, bizim işimiz değil. Bu nedenle hem sigorta şirketleriyle rakip olmamak adına hem de bu alan bizim uzmanlık konumuz olmadığı için, açık ve net bir şekilde ifade ediyorum; sigorta şirketi kurmayı düşünmüyoruz ve kurmayacağız.
Sektöre ve sektör paydaşlarına bir mesajınız var mı?
Sigorta sektörü bizim için son derece kıymetli. Bu nedenle sektörün varlığını sürdürmesi ve güçlenmesi adına elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Zaten sektör de bu çabamızı görüyor ve takdir ediyor. Bu karşılıklı güven ve iş birliği bizi bugünlere taşıdı. Burada hepimizin şunu unutmaması gerekiyor: Hepimiz aynı gemideyiz. Gemi su alıyorsa, ben bir deliği kapatacağım; RS Mobility başka bir noktayı onaracak; başka bir firma, başka bir hizmet alanında katkı sağlayacak. Ancak bu gemi yüzdüğü sürece sektör ayakta kalabilir. Sektörün tüm paydaşlarıyla kendini bir bütün olarak görmesi ve kesinlikle ayrışmaması gerekiyor. Ne demek istiyorum? Acenteler ayrı bir grup, sigorta şirketleri ayrı bir grup, otomotiv sektörü, asistans şirketleri gibi farklı gruplar olarak değil, tek bir çatı altında birleşmiş bir yapı olarak düşünmeliyiz. Bunu bir bina metaforuyla anlatmak isterim: Eğer bu sektör bir bina ise,
• Temeli sigorta şirketleridir.
• Kolonları acentelerdir.
• Kirişleri mini onarım firmaları, asistans şirketleri ve diğer hizmet sağlayıcılardır.
• Çatısı ise finans kuruluşlarıdır. Çünkü bu yapı, finansman ile desteklenerek ayakta kalır; poliçe maliyetleri düşer, erişim kolaylaşır.
Bir deprem olduğunda bu bina yıkılırsa, yalnızca bir kısmı değil, tüm sektör zarar görür. Dolayısıyla kolon da önemlidir, kiriş de, temel de, çatı da. Her yapı taşı değerlidir ve bir arada güçlüyüz. İnşaat benzetmesiyle anlattım ama sigorta sektörünün geleceği gerçekten bu bütüncül bakış açısında yatıyor.