Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde meydana gelen ve etkilediği 10 ilde ciddi yıkımlara sebep olan depremler, Türkiye’nin tarihinde gerçekleşen en büyük felaketlerden biri olarak kayıtlara geçti.

Büyük yıkıma yol açan, çok sayıda vatandaşın yaralandığı ve hayatını kaybettiği depremin yaralarını sarmak için ülkenin ve dünyanın her yerinden bölgeye yardım yağıyor. İlerleyen zamanda hayatın normale dönmesini sağlamak ve depremin toplumda yarattığı ekonomik sorunların önüne geçmek için ise sigorta bilinirliğini artırmaya yönelik çalışmalara ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Ray Sigorta CEO’su Koray Erdoğan, “Öncelikle yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar, hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Yaşadığımız bu deprem felaketi hepimizi derinden sarstı. Sigorta sektörü yaşanabilecek afet durumlarına yönelik ortaya çıkacak zararın ve kaybın ne kadar olabileceğini, diğer sektörlere göre çok daha detaylı öngörebiliyor. İşimiz her ne kadar riskleri analiz etmek ve meydana gelebilecek zararları önlemek için bir güvence sağlamak olsa da deprem gerçeğinin travmalarını sarmak oldukça zor. Sigortacılık, rakamlardan ibaret gibi görülebilir ama bir anlamda da zor anlardaki yardımlaşmadır. Depremin verdiği hasarı geri almak ve kaybettiğimiz sevdiklerimizi geri getirmek ne yazık ki imkânsız. Bu zor zamanlarda tüm Ray Sigorta ekibi olarak ihtiyacı olanın anında yanında yer almak, zor günlerde yaraları hızlı şekilde sarmak ve yaslanılacak omuz olmak için buradayız!” dedi.

‘AFETLERE KARŞI SİGORTA HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR’

Depreme ilişkin analizler, afetin gerçekleşmesi durumunda milyarlarca liralık kayba sebep olabileceğini ortaya koyuyor. Türkiye gibi aktif fay hatları üzerindeki bir ülkede yaşamak, meydana gelebilecek afetlere karşı farkındalığın artmasını ve etkilerini azaltmak için sorumluluk alınmasını gerektiriyor. Depremlerin yaşandıktan sonra vatandaşlarımızın nezdinde sigorta bilincini tetiklediğini ifade eden Ray Sigorta CEO’su Koray Erdoğan, “Toplamda 10 ilimizi etkileyen deprem gerçeği, maalesef meydana geldiğinde gündemimizde yer alıyor. Hâlbuki deprem ve diğer tüm doğal afetler herkesin gündeminde ilk sıralarda yer almalı. DASK verilerine bakıldığında depremin gerçekleştiği 10 ilin ortalama sigortalılık oranının %48,5 olduğunu ve Türkiye genelindeki %55,6’lık sigortalılık oranının altında kaldığını görüyoruz. Zorunlu Deprem Sigortası’na olan talep, her depremin ardından ciddi anlamda yükseliyor ama Zorunlu Deprem Sigortası’nın sadece adı zorunlu; poliçe olmadığında veya yenilenmediğinde herhangi bir yaptırım yok. Tapu, elektrik, doğalgaz vb. kayıtlarda poliçenin sorgulanması nedeni ile Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılıyor; ancak devamlılığı sağlanmadığı için önemini başımıza gelmeden önce kavramamız zor oluyor. Aynı zamanda, ülkemizdeki ekonomik daralmanın da sigorta talebi üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu görüyoruz. Bu durum da kayıp risklerini artırıyor” diyerek varlıkların değerlerinin arttığı, varlıkları yerine koyma maliyetinin çok yükseldiği bir ortamda kayıpların güvence altına alınmasının hayati önem taşıdığını belirtti.

DEPREMİN UZUN SÜRELİ ETKİLERİ İÇİN YARDIMLARIN SÜREKLİLİĞİ ÖNEMLİ

Sigorta şirketleri vatandaşları mağdur mu ediyor? Sigorta şirketleri vatandaşları mağdur mu ediyor?

Yüzyılın afeti olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremin ekonomik ve psikolojik olarak etkilerinin uzun süre devam edeceği düşünülüyor. Depremin ilk gününden itibaren başlatılan desteklerin sürekliliğini sağlamanın önemini ifade eden Koray Erdoğan, “Sigorta sektörü olarak bugünler için varız. Ayrıca tüm ülkeler, kurumlar, markalar, vatandaşlar dört koldan yardımlar yapıyor. Bu yardımların süreklilik göstermesi ve tek seferlik olmaması büyük önem taşıyor. Biz de, Ray Sigorta olarak, tüm çalışanlarımızın katıldığı ve grubumuzun da desteği ile bir yardım fonu oluşturduk. Deprem bölgesindeki ihtiyaçlara uzun vadeli çözümler yaratmak için çalışmalarımız devam ediyor. Sigorta şirketleri olarak sorumluluklarımız arasında yer alan zararların karşılanması dışında, büyük acılara bir daha şahit olmamak adına, hem devlet hem de sigortacılar olarak doğal afet gerçeğinin üzerinde durmamız ve toplumun bilinçlendirilmesine katkıda bulunmamız şart” dedi.

Editör: Sigorta Life