Emeklilikte yaşa takılanlara (EYT) ilişkin kanunun 3 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte ‘ikinci bahar’ olarak tanımlanan emekliliğe adım atanların sayısı günden güne artıyor. Öncelikle hayırlı olmasını diliyor ve kanundan yararlanarak emekliliğe kavuşanları tebrik ediyorum. EYT ile yaş koşulu olmaksızın emekli olanlar açısından bu düzenleme bir nefes olarak nitelendirilebilir. Hem ek emeklilik gelirine sahip olacaklar hem toplu kıdem tazminatı alacaklar hem de çoğu büyük olasılıkla aktif olarak çalışmaya devam edecekler ve aylık kazançları üzerinden daha düşük SGK primi ödeyecekleri için maaşları artacak. Yani kendilerini bir anda ciddi bir mali iyileşme içinde bulacaklar.

Tabii ki genel ekonomik koşullar düşünüldüğünde öncelikler günlük ve acil ihtiyaçları gidermek yönünde olacaktır ama aynı zamanda ilerideki dönem için de birikim yapabilme fırsatları doğacak. Bu yüzden  “gerçek” emeklilik dönemi için şimdiden hazırlık yapmaya başlamak akıllıca olur.

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) bu açıdan çok avantajlı bir yöntem. Bugünden BES’e katılanlar ileride maaşlarını yüzde 30 zamlı alacak gibi düşünülebilir. Bu nedenle EYT ile emekli olacaklar için BES büyük bir fırsat.

20 yıl boyunca BES, gösterdiği hızlı büyüme ve fon performansıyla ne kadar güvenilir ve verimli bir tasarruf yöntemi olduğunu kanıtladı. Yüzde 30 devlet katkısının yanı sıra uzmanlarca yönetilen fonların çeşitliliği ile her risk profiline uygun, uzun vadede istikrarlı ve reel bir getiri sağlanabiliyor.

Bireysel Emeklilik Sistemi’nin katılımcılara sağladığı benzersiz yatırım fırsatına ek olarak ülke ekonomisine katkısını da belirtmeden geçmek olmaz. Gelişmiş ekonomilere kıyasla tasarruf açığımızın ne kadar yüksek olduğunu sıkça gündeme getiriyor, bireysel ve toplumsal ölçekte tasarrufların ülke ekonomimiz için önemini vurguluyoruz. Yeni EYT düzenlemesi de bu bağlamda ele alındığında, sosyal güvenlik sisteminin kamuya yükünü artırmaya devam edecektir. Başka bir deyişle aktif olarak çalışanlardan elde edilen prim gelirleri, emeklilerin aylıklarını ödemek için yetersiz kalarak açık vermeye devam edecektir.

İşte tam da bu noktada ülke tasarruflarının artırılması ve BES yatırımları ekonominin güçlenmesi açısından kritik önem taşıyor. Zaten BES alanındaki cazip teşviklerin sebebi de aslında bu.

Burada BES’in uzun vadeli bir birikim ve yatırım sistemi olduğunu, piyasa belirsizlik ve kriz ortamlarının her zaman olabileceğini ancak birikim ve yatırımları değerlendirmek söz konusu olduğunda kısa vadeli düşünmemek gerektiğini hatırlatmak isterim.

Biraz geriye dönüp, son 3-5 yıllık periyota baktığımızda rakamlar ortada…

SEDDK iç sistemlere dair yeni genelge yayınladı SEDDK iç sistemlere dair yeni genelge yayınladı

AgeSA fonlarından örnek vereyim:

  • Vadeli mevduatın son 3 yıllık getirisi %53.27, enflasyon %177,07 iken fonlarımızın aynı dönem için ortalama getirisi %207.83 olmuş.
  • Vadeli mevduatın son 5 yılda getiri oranı %112.81, enflasyon %272.58 iken AgeSA fonlarının yine aynı dönem ortalama getirisi %335.12.

Bu işin sırrı bir orkestra gibi farklı enstrümanları bir araya getirmekte ve çeşitlendirilmiş portföy oluşturmakta yatıyor. Çeşitlendirilmiş portföy içerisinde tüm fonlardan belirli miktarlarda dünya kadar birikim var. Dolayısıyla da bu birikim üç yıllık ya da beş yıllık periyotta alternatif yatırım araçlarının önüne geçebiliyor.

İnanıyorum ki, EYT’ye hak kazananlar ve ikinci baharına yelken açanlar için şimdi biraz oturup kendileri için kısa/orta/uzun vadeli bir plan yapmaları ve gerekirse finansal danışmanlık almak için en doğru zaman.

Yalnızca gelecekte değil bugün de “İyi ki” demek için tüm emekli adaylarını ve emeklileri yatırım opsiyonlarını genişletmek için AgeSA’ya davet ediyor, işi uzmanlarına bırakarak tasarruf ve yatırımlarını en doğru şekilde değerlendirmelerini ve getirilerini artırmalarını diliyorum.

Editör: Sigorta Life