Cenevre Derneği tarafından yayımlanan rapora göre, siber sigorta pazarı önümüzdeki yıllarda güçlü bir büyüme trendi göstermeye devam edecek. Dijitalleşmenin hızla arttığı bir dönemde, kurumların siber risklere karşı finansal koruma talebi artarken, bu alan yalnızca sigortacılık açısından değil, aynı zamanda finansal piyasalar için de stratejik bir öneme kavuşuyor.
2023 itibarıyla küresel siber sigorta primleri yaklaşık 15 milyar dolara ulaştı. Ancak bu rakam, mülk ve kaza sigortaları piyasasının toplam hacmine kıyasla hâlâ %1'in altında. Bu durum, siber risklerin sigorta sektöründe sahip olduğu potansiyel büyüme alanını da ortaya koyuyor.
Siber sigortalar yalnızca saldırı sonrası hasarların telafisini sağlamıyor; aynı zamanda kurumları daha güçlü siber güvenlik yatırımları yapmaya da teşvik ediyor. Poliçelerin kapsamı zamanla genişlerken, veri kurtarma, adli bilişim, sistem onarımı, iş kesintileri ve üçüncü taraf yükümlülükleri gibi kalemler de teminat kapsamına dahil ediliyor.
Ancak siber risklerin büyüklüğü ve belirsizliği, sigorta şirketlerinin bu yükü tek başına taşımasını zorlaştırıyor. Raporda, büyük çaplı bir siber felaketin yalnızca ABD pazarı özelinde 121 milyar dolarlık sermaye ihtiyacı doğurabileceği belirtiliyor. Bu bağlamda reasürans mekanizmaları önem kazanıyor; zira sektör genelinde siber primlerin %50’si reasürans şirketlerine devrediliyor.
Yetersiz kalan geleneksel teminat kapasitesinin tamamlanması amacıyla, sigorta sektörü son dönemde sermaye piyasalarının sunduğu alternatif kaynaklara yönelmeye başladı. Sigorta bağlantılı menkul kıymetler (ILS), bu alandaki en dikkat çekici araçlardan biri haline geldi. 2023 itibarıyla ilk tam teminatlı siber felaket tahvilleri (cat bond) piyasaya sürüldü ve bu ürünlerle yaklaşık 800 milyon dolarlık risk transferi gerçekleşti. Henüz sınırlı bir hacme sahip olsa da bu gelişme, siber sigorta sektöründe önemli bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor.
Raporda ayrıca, yatırımcıların bu yeni finansal araçlara ilgisinin arttığı ancak hâlâ temkinli oldukları ifade ediliyor. Siber ILS ürünlerinin daha geniş yatırımcı kitlelerine hitap edebilmesi için üç temel başlık öne çıkıyor: Poliçe standardizasyonu, gelişmiş risk modelleme teknikleri ve yatırımcı ihtiyaçlarına uygun sigorta yapıları.
Siber risklerin giderek daha karmaşık ve yıkıcı hale geldiği günümüzde, bu risklerin daha geniş sermaye havuzlarına yayılması, sürdürülebilir bir risk paylaşımı için kaçınılmaz görünüyor. Sektör temsilcileri, bu gelişmelerin yalnızca sigortacılığı değil, küresel risk yönetimi anlayışını da dönüştüreceğini öngörüyor.