Türk P&I Sigorta kadrosunu güçlendiriyor! Türk P&I Sigorta kadrosunu güçlendiriyor!

Bain & Company tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, sigorta sektörü iklim değişikliği, siber suçlar ve jeopolitik gerilimlere yönelik çözümler geliştirerek 2030 yılında 10 trilyon dolar düzeyinde bir büyüklüğe erişecek.     Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden Bain&Company’nin hazırladığı “Sigorta 2030: Riskler Arttıkça Sigortacılar Korumayı Önleme ile Pekiştiriyor” başlıklı yeni raporda küresel düzeyde sigorta poliçe satışlarının 2030 yılında 10 trilyon dolar seviyesine çıkabileceği belirtildi.    Sigortacıların evrim geçiren risk haritasını değerlendiren araştırmada otomobil ve hayat sigortası gibi doymuş segmentlerde risklerin aynı kaldığı veya azaldığına dikkat çekildi.  Buna karşılık risklerin siber suçlar ve dijital varlıklar gibi yeni alanlara kaydığı, iklim değişikliği ve bulaşıcı hastalıklar gibi diğer alanlarda da iyice yükseldiği vurgulandı. Bu değişimler sigorta sektörünü yeni roller üstlenmeye itiyor. Sektör hasarları tazmin etmenin ötesine geçerek toplam riski azaltacak davranışları teşvik etme rolünü benimsiyor. Bugün kara yollarında yolculuk etmek her zamankinden daha güvenli ve ABD’de motorlu araç kazaları son 40 yılda yaklaşık %70 azaldı. Ancak Bain & Company iklim değişikliğinden kaynaklanan ekonomik zararların önümüzdeki 30 yılda kabaca 10 misli artmasını bekliyor. Sadece 2020 yılında ABD rekor sayıda orman yangını ve kasırga yaşadı, ama sigorta bu tür doğal felaketlerden kaynaklanan zararın çoğunu karşılamadı. Konuyu değerlendiren Bain & Company Türkiye Ortaklarından Emre Demircan şunları söyledi; “İklim değişikliği riski Türkiye için de ciddi bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. 2050 yılına geldiğimizde 23 şehirde sıcaklık artışının 1.5 derece üzerinde olması beklenmektedir. Fakat önümüzdeki 5 yıllık süre içerisinde de iklim değişiminin etkileri hissedilebilir olacaktır. 1900-2020 yılları arasında gerçekleşen doğal afet sayısı baz alınarak hesapladığımız iklim riski seviyesine göre yüksek ve çok yüksek risk grubundaki şehirlerin sayısı 32 iken, 2025 yılındaki sıcaklık ve yağış değişimi de göz önünde bulundurularak hesaplanan iklim değişimi riskine göre bu risk kategorilerindeki şehir sayısının %50’ye yakın artacağı öngörülmektedir.” Risk ve koruma aynı zamanda coğrafi olarak da hızlı ekonomik büyümeye sahip ülkelere kayıyor. Bain’in araştırması sigorta sektörünün küresel satışlarındaki büyümenin dörtte birinden fazlasını 2030’a kadar Çin’den geleceğini ortaya koydu. Ancak yoğun rekabet ve yerli şirketleri gözeten mevzuat nedeni ile çok uluslu sigorta şirketlerinin çok azı Çin pazarına girebiliyor. Bain & Company’nin Makro Trendler Grubu lideri Andrew Schwedel, “Sigorta pazarının gelişmemiş ve koruma düzeyinin düşük olduğu, özellikle yükselen ekonomilerde çok ciddi sonuçlar yaşanabilir. Ancak gelişen teknolojiler ve artan veri sayesinde sigorta şirketlerinin önümüzdeki 10 yılda sektörün ana fonksiyonunu zararı tazmin etmekten zararı kontrol etmeye dönüştürme şansı var. Hatta bunun sektör için bir görev olduğunu söyleyebiliriz,” dedi.   Yeni teknolojiler riskleri ve maliyetleri azaltabilir Sigortacılar artık otomasyon veya nesnelerin interneti gibi teknolojileri kullanarak her türlü riski tespit etmek, önlemek ve azaltmak için müşterileri ile doğrudan birlikte çalışabilirler. Rapora göre bu teknolojiler verimliliği %50’ye kadar artırmak ve hasar ödemelerini %20’ye varan oranlarda azaltmak sureti ile operasyonel maliyetleri de indirebilir. Bu tasarrufun bir kısmı kârlara akarken, rekabetin dinamikleri koruma fiyatlarının genel olarak azalmasına yol açacak.  Bu da sigortanın pazar derinliğini artırırken sektörün büyümesini hızlandıracak.   İyi ve kötü risklerin yolları ayrışacak  Sigortacılara riskleri anlama, önleme ve azaltma konusunda şimdiye kadar görülmemiş kazanımlar sağlayan teknoloji ve veri analizinin aynı zamanda kötü riskler üzerindeki baskıyı artırması bekleniyor. Bu durum bazı alanlarda fiyatların çok yükselmesine, koruma sağlanmamasına veya daha fazla yasal düzenleme yapılmasına yol açacak. Sigortacılara göre bu eğilimin üç temel sonucu olacak: California’daki orman yangınları gibi bazı hasar riskleri koruma sağlamak için çok pahalı hale gelecek; aşırı segmentasyon ve poliçe fiyatlarındaki ayrımcılık risk havuzunun özünde bulunan sübvansiyonları zayıflatacak ve karbon yoğun enerji üreticileri gibi gözden düşmüş sektörler üzerindeki kamuoyu baskısı artacak.   Sigortacılar için yeni rekabet Korumamız gerekenler ve onları nasıl koruyacağımız konusundaki değişiklikler sigorta sektöründeki geleneksel değer zincirini bozdu. Sonuçta sigorta yetkinlikleri ayrışıyor ve bu da geleneksel, entegre sigorta şirketinin rolünü tartışılır hale getiriyor. Bu fırsatı gören ve yeni teknolojilerin sağladığı olanaklardan cesaret bulan birçok yeni kurulmuş sigorta teknoloji şirketi, büyük teknoloji platformları ve otomotiv gibi diğer sektörlerin lider şirketleri yeni iş modelleri geliştirerek bu değer zincirinin en kârlı halkalarını hedeflemeye başladı. Brüt yazılı poliçe hacminin 2030 itibarı ile 700 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin edilen gömülü sigorta ve yetkinlikleri bir hizmet olarak sigorta sektörünü yeniden şekillendirecek. Bunun etkisi sektöre göre değişecek, ancak en büyük etkinin otomobil, seyahat ve gayri menkul gibi sigortanın satışlara veya rezervasyonlara eklenebileceği sektörler üzerinde olması bekleniyor.   Rotayı çizmeye yardımcı olacak beş soru Bu çok farklı gelecekte başarılı olmak isteyen yönetici ekipler stratejilerini bütünlüklü bir şekilde gözden geçirmenin yararını görecek. Bazı konular sektörden sektöre farklılık gösterebilir, ama birkaç ana stratejik soru bütün sigortacılar için geçerliliğini koruyor.

  • Riskleri önlemek ve azaltmak için müşterilerle nasıl bir etkileşim içinde olmalıyız? Riski transfer etmekten riski azaltmaya ve önlemeye geçiş, çok daha riskli bir dünyada sigortacılar, müşteriler ve düzenleyici kurumlar için kritik öneme sahip olacak.
  • Gömülü sigortaya katılmalı mıyız? Mobilite gibi bazı alanlar kaçınılmaz olarak gömülü sigortayı içerecek. Bunu aktif bir şekilde desteklemek, reddetmek veya ikisi arasında bir tutum benimsemek konusunda her şirket kendi kararını vermeli.
  • Müşteriye doğrudan dağıtım kanalına ihtiyacımız var mı? Doğrudan müşteriye pazarlama yapan sigorta teknoloji şirketlerinin artan rekabeti karşısında birçok önde gelen şirket, doğrudan iş payını artırmaya ve acenteleri aradan çıkarmaya yönelik dijital modelleri devreye sokuyor.
  • Çin’de olmamız gerekiyor mu? Gerekiyorsa nasıl yapacağız? Gerekmiyorsa büyüme için başka nereye odaklanabiliriz? Çok uluslu şirketlerin Çin’de kazanmasının çok zor olduğu görüldü. Hayat ve sağlık sigortalarında pazarda yaklaşık %8 pay almalarına rağmen son yıllarda hasar ve kaza sigortasında hayli zorlandılar, pazar payları %2 düzeyinde kaldı.
  • Alternatif sermaye seçeneklerini ne kadar aktif bir şekilde araştırmalıyız? Alternatif sermaye seçenekleri sigortacılar için giderek daha erişilebilir olacak. Özellikle reasüransın bir türü olarak felaket tahvillerinde ve diğer işlerde, hayat ve özel emeklilik sigortalarında özel sermaye aracılığıyla alternatif seçenekler yaygınlaşacak.
Editör: TE Bilisim