Özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden taşınan milyarlarca dolarlık petrol ve kargo trafiği, sektörün en hassas alanlarından biri olan savaş riski sigortalarını yeniden gündeme taşıdı.
Her gün yaklaşık 18-19 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz Boğazı, dünya enerji arzının beşte birini barındırıyor. İran’ın geçmişte dile getirdiği “boğazı kapatma tehdidi” ve bölgede artan askeri hareketlilik, küresel taşımacılık ve ticaretin yanı sıra, sigorta şirketlerinin reasürans maliyetlerini ve teminat yapılarını doğrudan etkiliyor.
Deniz ve Yük Sigortalarında Alarm Seviyesi Yükseldi
Gerilimle birlikte, bölgedeki tanker trafiği yavaşladı; bu da sigorta kapsamındaki savaş riski primlerinin yükselmesine yol açtı. Reuters’a göre, VLCC sınıfı tankerler için navlun maliyetleri yüzde 20’yi aşan oranlarda arttı. Bu artışın temel nedeni, Hürmüz Boğazı’ndan geçecek gemilerin artık daha yüksek savaş riski teminatlarına ihtiyaç duyması.
Hürmüz Boğazı – Küresel Ticaretin Kilit Noktası
- Günde yaklaşık 18–19 milyon varil petrol bu boğazdan geçiyor; bu da günlük dünya tüketiminin yüzde 20’sine tekabül ediyor.
- İran’ın Hürmüz’ü kapatma tehdidi, ticaret rotalarına, navlun fiyatlarına ve savaş riski sigortalarına yasal zeminde doğrudan yansıyor.
Savaş Riski Primi ve Navlun Maliyetlerinde Sıçrama
- İsrail–İran çatışması, VLCC sınıfı tankerlerde Asya güzergâhında Worldscale 55’e denk gelen yüzde 20’den fazla navlun artışı yaşanmasına yol açtı.
- Analistlere göre, altyapıya yönelik saldırı riski nedeniyle, tanker sigortalarında “savaş riski primi” varil başına 3–8 $ arasında ek maliyetlere neden olabilir
Savaş riski primleri gemi değerinin yüzde 0,07’sine kadar çıkarken, bazı reasürörler bölgeye yönelik teminat verme konusunda daha seçici davranmaya başladı. Bu durum, özellikle Orta Doğu’ya sefer düzenleyen armatörler için yüksek teminat bedelleri ve daralan kapsama alanları anlamına geliyor.
Hayat Sigortalarında Dolaylı Baskı
Savaş riski ve bölgesel çatışma yalnızca mal ve yük sigortasını değil, dolaylı yoldan hayat sigortası branşını da etkiliyor. Bölgede görev yapan askeri ve diplomatik personel başta olmak üzere, yüksek risk grubundaki bireyler için ölüm teminatı poliçelerinde prim artışları ve teminat dışı maddelerin genişletilmesi gündemde.
Ayrıca hayat sigortası şirketlerinin yatırım portföylerinde yer alan varlıklar da savaşın tetiklediği ekonomik dalgalanmalardan etkileniyor. Jeopolitik riskler, özellikle döviz, kıymetli madenler ve bono piyasalarında değer kayıplarına neden olurken, şirketlerin teknik kârlılıklarında da baskı oluşturuyor.
İsrail–İran hattında yaşanan kriz, yalnızca sigorta teminatlarını değil, küresel ticaret yollarını da tehdit eden çok katmanlı bir risk haritası çiziyor. Hayat sigortasında tazminat hesaplamalarından yatırım stratejilerine, Hürmüz Boğazı'ndan reasürans planlamalarına kadar sektör, dikkatle yönetilmesi gereken bir sınavla karşı karşıya.