SEKTÖR

“Depreme karşı sigorta yaptırmak hayati önem taşıyor”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sigortanın daha da önem kazandığını belirten Ray Sigorta CEO’su Koray Erdoğan, “Ne zaman ve nerede meydana geleceği belli olmayan deprem gerçeğine karşı önemli bir rol üstlenen sigorta, yaraların hızla sarılıp hayatın yeniden normale dönmesini sağlıyor.” dedi.

Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen depremler, çok sayıda binanın hasar almasına ya da yıkılmasına neden oldu. Yüzyılın afeti olarak nitelendirilen bu felaketin ardından sigortanın önemi tekrardan gündeme geldi. Aktif fay hatlarının geçtiği ülkemiz topraklarında deprem riskine karşı farkındalık sahibi olmak ve hem kendimizi hem sevdiklerimizi hem de varlıklarımızı güvence altına almak adına sigorta yaptırmak hayati önem taşıyor. “Ne zaman ve nerede meydana geleceği belli olmayan deprem gerçeğine karşı önemli bir rol üstlenen sigorta, yaraların hızla sarılıp hayatın yeniden normale dönmesini sağlıyor.” diyen Ray Sigorta CEO’su Koray Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “1999 yılında yaşadığımız deprem felaketinin ardından zorunlu hale getirilen deprem sigortası (ZDS), deprem ve deprem nedeniyle meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kayması sonucu binada oluşan maddi zararları poliçedeki limitler dâhilinde karşılıyor. Geçtiğimiz yılın Kasım ayında yapılan düzenlemeyle DASK’ın bir konut için ödeyeceği azami teminat tutarı iki katına çıkarılarak 640 bin liraya yükseltilmişti. Ancak artan konut fiyatları göz önüne alındığında tazminat tutarı hem sigortalı binada meydana gelen zararın tamamını karşılayamıyor hem de poliçenin içeriği gereği sigortalı konutta bulunan eşyaların uğrayacağı zararlar ile kira kaybı, manevi tazminat, hastane ve barınma gibi masraflar teminat dışı kalıyor. İşte bu noktada ev sahiplerinin isteğe bağlı yaptırdığı konut sigortası devreye girerek limiti aşan kısım karşılanıyor. ZDS, deprem nedeniyle oluşacak bina hasarlarını belirli limitler içerisinde öderken, konut sigortasında yangın, deprem, hırsızlık, sel, su baskını, kişinin poliçeye eklettiği zarar görme riski bulunan eşyalar ve pek çok risk sigortalının belirttiği metrekare ve birimler üzerinden belirlenmiş limitle ödeniyor.”

 ‘BİRBİRLERİNİ TAMAMLIYORLAR’

Konut sigortası ve zorunlu deprem sigortasının birbirinden bağımsız ancak birbirini tamamlayan nitelikte olduğunu vurgulayan Koray Erdoğan, “Aslında iki sigorta arasındaki bu ilişki, trafik sigortası ile İMM sigortası arasındaki mantığa çok benziyor. Bu yüzden araçlarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, aynı şekilde evlerimize, hatta kendimize de göstermeliyiz. Vatandaşların, zorunlu sigortaları düzenli olarak yaptırmayı ve ZDS teminat limitlerinin üzerinde kalan kısımlar ile eşyalarına gelebilecek zararlar için konut sigortası yaptırmayı deprem felaketine karşı alınabilecek önlemlerden biri olarak görmeleri lazım. Bu bahsettiklerim sadece konut ve eşyaya gelecek zararlar için geçerli. Deprem sürecinde özellikle araçlarda da çok önemli zararlar meydana geldi. Araçlar için de kasko sigortasının yaptırılması büyük önem taşıyor. Maalesef, sektör verilerine baktığımızda ise ülkemizdeki sigortalılık oranının halen çok düşük olduğunu görüyoruz. Zorunlu olan ZDS için bile bu oran %58 düzeyinde, kasko tarafında ise %27,6’ya düşüyor. Ancak, tüm Türkiye’yi yasa boğan deprem çok ağır ve çok acı gerçekleri göz önüne serdi; binlerce bina tamamen çöktü veya kullanılamaz hale geldi, on binlerce araç hasar gördü, 50 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. Artık sigortanın hayati önem taşıdığını anlamamız ve yaşanabilecek bu deprem gibi katastrofik risklere karşı sigorta penetrasyonunu mutlaka artırmamız gerekiyor" diye konuştu.

 ‘RİSKLERE KARŞI BİLİNÇLENDİRME YAPILMALI’

Afet bölgesinde ZDS yanında deprem teminatı içeren; kasko, yangın, hayat ve ferdi kaza sigortası poliçe sayısının 4 milyon civarında olduğunu belirten ve zarar gören sigortalıların hayatlarını kolaylaştırmak için büyük efor sarf ettiklerini ifade eden Koray Erdoğan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Bina ve Konut Nitelikleri Araştırması verilerine göre, depremden etkilenen illerdeki hane halkının yarıdan fazlasının 2001 ve sonrasında inşa edilen binalarda yaşadığına dikkat çekti. Ray Sigorta CEO’su, “2 milyon 310 bin adet konut bulunan 11 ildeki DASK sigortalılık oranlarına baktığımızda bölgedeki 1 milyon 119 bin konut sigortasız. Konut sigortası oranı ise sadece %21, yani 485 bin konutun sigortası bulunuyor. Özetle; konutların yarısından fazlasının hiçbir sigorta koruması bulunmuyor ve bu rakamlar büyük bir teminat açığı olduğunu gösteriyor. Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın depremin etkilediği iller ve çevresindeki konut ve kira fiyatlarını incelediği araştırmasında deprem öncesinde felaketten etkilenen illerde Şubat ayı için öngörülen fiyat artışının %8, kira artışının ise %4 olduğu, deprem sonrasında ise bu illerde satılık konut fiyatlarının ortalama %14, kiraların ise ortalama %17 arttığı görülüyor. Araştırma sonuçları oldukça üzücü ama bir o kadar da dikkat çekici; çünkü varlıkların değerlerinin arttığı ve yerine koyma maliyetinin çok yükseldiği bir ortamda kayıpların güvence altına alınması gerektiğini bizlere hatırlatıyor” diyerek sözlerini bitirdi.