Milliyet gazetesi yazarı Cem Kılıç'ın yaptığı habere göre;
Bakım sigortası Türkiye için uzunca bir zamandır konuşuluyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı Programı’nda yer alması bu konuda somut adımların gelebileceği sinyalini veriyor. Ancak altını çizmek gerekir ki bu aşamada ortada bir uygulama değil, yalnızca bir plan var. Yani prim oranları, yararlanma şartları, devlet katkısı ve kapsam gibi detaylar henüz belirlenmiş değil. Peki bakım, dördüncü sigorta kolu olabilir mi?
Türkiye’nin sosyal güvenlik sisteminde kısa vadeli, uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası ana ekseni oluşturuyor. Ancak toplumun yaşlanması, kronik hastalıkların artışı ve bağımlı bakım ihtiyacının yükselmesi bu yapıyı eksik hale getirmeye başladı. Bakım sigortası, bu eksikliği tamamlayabilecek ayak olarak değerlendiriliyor. Amaç, hem bireyin uzun dönemli bakım güvencesini sağlamak hem de bakım yükünü aileden topluma paylaşmak. Bu yönüyle model, sosyal yardım temelli “evde bakım desteği” uygulamasından farklı; daha sürdürülebilir, sigorta tabanlı bir yapıyı hedefliyor.
TÜİK projeksiyonlarına göre 65 yaş üstü nüfus oranı 2025 itibarıyla yüzde 10’u aştı. 2035’te yüzde 15’i, 2050’de yüzde 20’yi geçmesi bekleniyor. Bu tablo, Türkiye’nin artık “genç nüfus avantajı”ndan “yaşlanan toplum dinamiği”ne geçtiğini gösteriyor. OECD ülkelerinde bakım sigortası benzeri sistemler tam da bu eşiğin aşıldığı dönemde kurulmuştu: Almanya 1995’te, Japonya 2000’de, Güney Kore 2008’de uzun süreli bakım sigortasını hayata geçirdi. Türkiye de benzer bir demografik dönüşüm noktasında. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Programı’na giren bakım sigortası planı, sistemin geleceğini bugünden tartışmaya başlatan bir hazırlık adımı niteliğinde.
Ne öneriliyor?
Cumhurbaşkanlığı Programı’nda yer alan ifade henüz sadece yaşlı bakım hizmetlerinin finansmanı için bakım sigortası kurulmasına dair hedefi içeriyor. Ancak hayata geçirilecek sistemde büyük ihtimalle bireylerin belirli bir yaşta bakım sigortasına dahil olması, prim ödemesi ve devletin bu havuza katkı sağlaması söz konusu olacaktır. Amaç, yaşlı ve bakıma muhtaç bireylerin ihtiyaçlarını ailelerin omuzundan alarak sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak. Ancak bu henüz bir “niyet beyanı” düzeyinde. Prim oranları, kapsama dahil hizmet türleri (evde bakım, gündüz bakım, kurum hizmeti) gibi konular henüz netleşmedi.




