SU RİSKİNE KARŞI ÖNLEMLER ALINMALI
Birleşmiş Milletler verilerine göre, küresel su talebinin büyük bir kısmı tarımsal sulamada kullanılıyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde sanayiye kayarken, gelişmekte olan ülkelerde tarım baskınlığını koruyor. Afrika'nın kuzeyi, Orta Doğu, Güney Asya ve Latin Amerika'nın bazı bölgeleri, iklimsel ve yönetsel zorluklar nedeniyle su krizi açısından en hassas bölgeler olarak öne çıkıyor. Türkiye'de de su tüketiminin yaklaşık %70'i tarımda gerçekleşiyor. Bu durum, ürün deseninin su verimliliğine göre yeniden planlanması ve akıllı sulama teknolojilerinin yaygınlaştırılmasının önemini vurguluyor. Ayrıca, enerji üretim süreçlerinin de su tüketimiyle doğrudan bağlantılı olması nedeniyle, su yönetiminin enerji planlamasının ayrılmaz bir parçası olması gerektiği belirtiliyor.
FİNANS SEKTÖRÜ SU RİSKİNİ GÜNDEMİNE ALMALI
Raporda, su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin stratejik finansal istikrarın ön koşulu olduğu vurgulanıyor. Bu bağlamda, bankacılık ve sigorta sektörlerinin su riski temelli kredi ve yatırım modellerini ele alması gerektiği ifade ediliyor. Kuraklık, sel, su taşkınları ve dolu gibi doğal afetler, parametrik sigorta ürünleri ve tarımsal risk yönetimi araçlarının önemini artırıyor. Sürdürülebilir fonların, su verimliliği, tarım teknolojileri ve gıda güvenliği yatırımlarına yönelerek hem finansal getiri hem de çevresel fayda sağlayabileceği belirtiliyor. Diğer yandan, yapay zeka destekli veri merkezlerinin artan küresel su çekimini yükseltebileceği ve iklim değişikliğinin de su kaynaklarında önemli düşüşlere yol açtığı tahmin ediliyor.
TÜRKİYE SU STRESİ SINIRINDA
Türkiye Sigorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer, dünya nüfusunun büyük bir kısmının su stresi altında yaşadığını ve bu durumun gelecekteki küresel dengeleri şekillendireceğini belirtti. Türkiye'de kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarının 1400 metreküp seviyelerine gerilemesinin, ülkenin su stresi sınırında olduğunu gösterdiğini ifade eden Özer, bu durumun tarım, sanayi ve enerji politikalarında su yönetimini merkezine alan yeni stratejiler geliştirilmesini zorunlu kıldığını vurguladı. Türkiye Hayat Emeklilik olarak, sürdürülebilir büyümenin yalnızca finansal göstergelerle değil, doğal kaynakların korunmasıyla da ölçülebileceğine inandıklarını sözlerine ekledi.