Gazi Paşa, Bandırma Vapuru'yla Samsun’a çıkmadan kısa süre önce, İstanbul’da kaldığı evde yakın arkadaşlarına şu cümleyi söyler:
“Yarın ne olacağını bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Eğer çıkmazsak, hiçbir şey olmayacak.”
O anın belirsizliği, o kararın ağırlığı... Ne planlar kesindi ne de başarı garantiydi. Ama Atatürk’ün içinde taşıdığı şey, sadece bir strateji değil; bir milletin kaderine duyduğu sorumluluktu. İşte bu yüzden 19 Mayıs, mühim bir tarih olmasından ziyade, bir duruştur: Risk almak, sorumluluk almak, harekete geçmek…
Bugün, bu hikâyeye yüz yıl sonra baktığımızda, aynı ilhamla hareket etmeye gayret gösteriyoruz. Sigorta sektörünün medyasıyız, evet; ama özünde, biz de insanların belirsizlik karşısındaki duruşunu güvence altına almaya çalışanlarla beraber yürüyoruz. İş ortaklarımızın kestiği her poliçede, bir insanın “yeniden başlama” cesaretine onlarla beraber ortak oluyoruz. Her teminat, yarına duyulan bir umut taşıyor, bunu görüyoruz.
19 Mayıs, gençliğe bırakılmış bir emanet gibi anlatılır hep. Ama aslında her yaştan insana, her sektöre, her mücadeleye hitap eder. Çünkü 19 Mayıs, korkuya rağmen adım atabilmenin adıdır.
Bugün Türkiye’yi ayakta tutan şey, sadece geçmişin kahramanlıkları değil; o ruha sahip çıkma iradesidir. Gençlerimize, çalışanlarımıza, annelere, babalara, girişimcilere ve hayal kuran herkese... Çünkü o ruh hâlâ sizdeyse, bu ülke hâlâ güçlü demektir.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
İlk adımı atanlara selamla, devam ettirenlere saygıyla.