Sigorta Sektöründe Sosyal Sorumluluğun Ayak İzine Bakış
Bir sigorta poliçesiyle evi, arabayı, dükkânı koruyabilirsin. Peki ya bir okulun kitaplığını? Bir öğrencinin hayalini? Son yıllarda sigorta şirketlerinin bazıları “sadece satmayalım, katkı da sunalım” demeye başladı. Sonuç mu? Tüketici memnun, toplum mutlu, finanslar tablolar uçuşta ve şirketin itibarı da dört köşe!
Bu konu hakkında Sri Lanka’dan gelen güncel bir araştırma var; buradan öğrendik ki sosyal sorumluluk projeleri, tüketiciyi yüzde 65 oranında olumlu etkiliyor. Yani sigorta şirketi “ben sadece para kazanayım” diye değil, “topluma da faydam dokunsun” dediğinde, müşteri de bunu anlıyor. Müşteri güveni yüzde 70, memnuniyet ise yüzde 60 artıyormuş. Hani derler ya, “Güven satın alınmaz, kazanılır” diye, tam da öyle.
Finansal olarak da durum fena değil. Sosyal sorumluluk projelerine yatırım yapan şirketlerde müşteri sadakati yüzde 50, pazar payı yüzde 30 artmış. Yani, topluma iyilik yapmak sadece vicdana değil, şirket kasasına da iyi geliyor sevgili yöneticiler.
Quick Sigorta’yı örnek verelim. Hani hızlıdırlar ya, sadece poliçeyi hızlı yapmakla kalmıyorlar; okul, yurt yaptırıyorlar. Tabii, “Sigorta Mühendisliği” dalı açsalar şaşırmayız artık. Ama esas önemli olan bu iyi niyetin finansal tablolarda da karşılık bulması. TSB’nin aylık verilerinde yükselişlerini fark etmeyen yoktur zannediyorum?
Bugünün tüketicisi sadece “Kaç yaşına kadar sağlık sigortası var?” demiyor artık. “Bu şirket kaç çocuğa burs veriyor?”, “Kadın istihdamını nasıl destekliyor?”, “Afet bölgesine ne yaptı?” diye de soruyor.
Özetle, sigorta artık sadece poliçe satmak değil; gönülleri de kapsamak. Yani poliçenizin vicdanı olsun. Çünkü her poliçe biraz umut, biraz da vicdan işi.
Elbette bu tür örneklerin artması, sadece birkaç şirketin üzerine düşmemeli. Sigorta sektörü kocaman bir çatıysa, bu çatının altında biraz daha fazla iyilik birikmesine hepimizin ihtiyacı var. Sosyal sorumluluğu önceliklendiren her yeni adım, sektöre sadece itibar kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda müşterinin güvenini de kökünden besler. Umarız ki “bir köy okulu da bizden olsun”, “bir burs da bizim poliçeden çıksın” diyen sigorta şirketlerinin sayısı gün geçtikçe çoğalır. Çünkü bu sadece sektörün değil, toplumun da sigortası olur.