Evlat emanettir. Ve bir emaneti korumak, çoğu zaman tehlike kapıya dayandığında değil, görünmez riskler henüz sessizce yaklaşırken başlar.
Bugün sosyal medya, çocukların hayatına en çok temas eden alanlardan biri haline geldi. Paylaşmak kolaylaştı; ama kontrol etmek artık neredeyse imkansız. Bir fotoğraf, bir video ya da küçük bir an derken, o masum yüzler birkaç saniye içinde yüzlerce yabancıya ulaşabiliyor.
Sorun şu ki çoğu ebeveyn bunun farkında bile değil. Sosyal medyada tek bir dokunuşla paylaşılan kareler, çocukların geleceğine istemeden açılan bir kapıya dönüşüyor.
İşte bu yüzden bugün, “emanet” kelimesinin anlamı her zamankinden daha ağır. Çünkü bir çocuğu korumak artık sadece fiziksel bir çaba değil; dijital dünyada onlar adına verilen her kararı da kapsıyor.
DİJİTAL DÜNYA SANDIĞINIZ KADAR MASUM DEĞİL
Devir eskisi gibi değil. Dijital dünyanın neredeyse her günü, yeni bir karanlık köşeyi ortaya çıkarıyor. Bir zamanlar bir fotoğraf sadece beğenilir ve akışta kaybolurdu. Bugün ise aynı kareyi kaydetmek, kopyalamak ve çoğaltmak bir saniyeden bile kısa sürüyor.
“Yok artık daha neler olabilir?” diye düşünseniz bile ekranın arkasında dönen işler, tahmin etmeye çalıştığınızdan çok daha büyük. O yüzden bu yazının amacı sizi korkutmak değil; sadece görünmeyen bir gerçeği hatırlatmak.
Unutmayın: Çocuklar sosyal medyanın vitrini için değil, sizin güvenli dünyanız için vardır.
FARKINDA OLMADAN İZ BIRAKIYORSUNUZ
Önce bir durup düşünmek gerekiyor. Kendi yaşamınızı bile paylaşırken neye imza attığınızı tam olarak bilmiyorsunuz. Buna rağmen, o minik ve savunmasız yavrularınızı hiç tanımadığınız bir kalabalığın içine rahatlıkla bırakabiliyorsunuz.
Birçok kişi bunu “gizli hesap” ya da “az takipçi” güveniyle yapıyor. Kimileri ise takipçi listesini gerçekten tanıdığını düşünüyor. Oysa bu güven çoğu zaman yanıltıcı. Bir gönderiyi anında silseniz bile o veri çoktan bir yerlere kaydedilmiş oluyor. Kimlerin eriştiğini, nerelerde dolaştığını kontrol etmek mümkün değil. Tam da bu nedenle sorumluluğumuz sandığımızdan çok daha ağır.
Bir düşünün; bugün yeni bir telefon aldığınızda ilk iş olarak çizilmesin diye kılıf takıyorsunuz. Bir eşyayı bile tedbirle sakınırken, aynı telefonun içindeki uçsuz bucaksız dünyaya çocuğunuzu nasıl korumasız bırakabiliyorsunuz?
Onların özel hayatını bir başkası izinsiz paylaşsa dünyayı ayağa kaldırırsınız; fakat aynı bilgileri ve fotoğrafları siz, bilinçsizce tanımadığınız insanlara açıyorsunuz.
BİR FOTOĞRAFIN GÖTÜRDÜĞÜNÜ GERİ ALAMAZSINIZ
Bu hikayede bir masum var: O minik yavrunuz. Belki daha yeni doğdu, belki okula yeni başladı ya da belki de geçen hafta doğum gününü kutladı. Herkes bunların hepsini biliyor, çünkü siz zaten çoktan paylaştınız.
Niyetiniz kötü değildi, bu anlaşılabilir. “Sadece doğum gününü kutlamıştım.” diye düşünmüş olabilirsiniz. Çoğu zaman böyle olur zaten. Ama dijital dünya niyete değil, eyleme bakıyor.
Ve o eylem, tek bir fotoğrafla çocuğunuzun verilerini internetin dört bir yanına bırakıyor. Tek bir kare, bambaşka sitelerde afiş haline getirilebiliyor. Art niyetli insanların arşivlerinde kötü amaçlar için yıllarca saklanabiliyor.
Üstelik tüm bunlar çalınarak değil; sizin paylaştığınız fotoğraflarla yapılıyor. Bu yüzden bir kez daha: Farkında olmadan, çocuğunuzun hayatını başkalarının eline bırakmayın.
YAPAY ZEKA ÇAĞINDA TEHLİKE KATLANARAK BÜYÜYOR
Gelelim yapay zeka meselesine… Bugün bu teknolojiler sayesinde riskler çok daha ciddi bir boyuta ulaştı. Bir çocuğun fotoğrafı saniyeler içinde yaşlandırılabiliyor, yabancı ülkelerde sahte kimlik olarak kullanılabiliyor. Hatta o kadar gerçekçi videolar hazırlanıyor ki, eklenen ses ve mimiklerin sahte olduğunu anlamak bile neredeyse imkansız.
Bütün bunlar olurken siz hala çocuğunuzun fotoğrafını kontrol edemeyeceğiniz bir alana bilinçsizce bırakıyorsunuz. Dünya ise bu tehlikenin farkına çoktan vardı. Birçok ülke, çocukların dijital izlerini korumak için açık uyarılar yayımlıyor:
“Durun, düşünün, paylaşmayın.”
Çünkü sosyal medyada paylaşılan hiçbir iz kaybolmuyor; aksine zaman geçtikçe daha görünür hale geliyor.
GERÇEK KORUMA GÖRÜNMEZ KILMAKLA BAŞLAR
Hadi diyelim fotoğraf paylaştınız. Peki açık adres neden? Konum etiketiyle neyi, kime kanıtlıyorsunuz? Ne için, kimi tehlikeye atıyorsunuz?
Fotoğraflarda çocuğunuz net şekilde görünürken formasında okulun adı okunuyor, evinizin manzarası kadraja giriyor ve bindiğiniz arabanın plakası bile seçiliyor. Farkında olmadan bıraktığınız her ipucu kötü niyetli insanların işini kolaylaştırıyor.
Bugün tek bir fotoğraf karesinden bile bir ailenin günlük rutini çıkarılabiliyor. Gerçek hayatta takip, buluşma ve risk oluşturma bu kadar basit hale geldi. Emin olun, tüm bunlar sandığınızdan çok daha kolay.
Sonra bir bakıyorsunuz… Hani emanete sahip çıkıyorduk?
Çocuklarımız bir fotoğrafın beğenisini değil, bizim tedbirimizi hak ediyor. Gerçek sorumluluk ise onları görünür kılmak değil; güvende tutmakla başlar.